28.10.2008 - 11:15 | Son Güncellenme:
Ergenekon adını ilk kez 2001 yılında internette bulduğunu anlatan Eymür, Ergenekon davası ile Deniz Feneri davasının da gizli servis operasyonu olduğunu iddia etti. Eymür’ün Ergenekon davasıyla ilgili yorumu şöyle oldu:
“Şimdi tabii iddianameyi çok uzun olduğu için tamamını hatırlamak mümkün değil. Yalnız alınan kişiler arasındaki bağlantıların çok kuvvetli olduğu kanaatinde değilim. Bir de yapılmayan iddianame de var. Sonradan alınanlarla ilgili. Yani onların diğerleriyle irtibatı nedir onları ortaya çıkartmak pek mümkün değil
Ben bunu bir de birde bunlarla bağlantılı gösterilmek istenilen ancak terör örgütü kapsamında değerlendirilen kişiler var. Bir de hiçbir alakası olmadığı söylenen bir grup var. Yani üç ayrı grupta toplamak mümkün. Bir iddianamenin altında bunlar bir araya geldiler.
Eğer bu hiç ilgisi olmadığı söylenen grup çoğalırsa tabii bu iddianamenin ciddiyeti çok sarsılır.”
MİT ve Dışişleri Küçük’ü uyarmış
Veli Küçük’ün suçlandığı bazı konuların devlet tarafından verilen görevler olduğunu anlatan Eymür, “Ancak görev dışı olarak Cumhuriyet’e bomba atılması, Danıştay saldırısıyla ilgisi olması halinde onun için durum kolay olmayacak” dedi. Eymür, Veli Küçük’ün emekli olduktan sonra MİT ve Dışişleri Bakanlığı tarafından da uyarıldığını açıklarken, kendisinin de aynı yönde uyarıda bulunduğunu söyledi. Eymür bu konuda şunları anlattı:
“Tabii eski şeylerinden dolayı yarım kalan kısımlar var komisyon çağırdığında gidilmedi. Bir takım sualler o tarihte sorulmadı. Bir de Veli Paşa’yı ben Mardin’de Bölge Müdürlüğü yaparken tanıdım. O da hudut tabur komutanıydı. Oradan tanışırız dostluğumuz da senelerdir devam ediyor. Çok yakın olmasa da bir dostluğumuz var tabii. Kötülüğünü de istemem hiçbir zaman. Ama Veli Paşa zaten emekli olduktan sonra da ikaz edildi. Hem MİT tarafından hem Dışişleri tarafından. İşte sen bizi bozuyorsun ondan sonra biraz Azerbeycan’daki faaliyetleri işte. Kuzey Irak’taki faaliyetleri diyelim. Dolayısıyla ikaz edildi. Ben aynı zamanda askeriler tarafından da uyarıldığını zannediyorum. Lojmanından çıkarıldı korumaları alındı falan. Birtakım şeyler oldu. Oda hep emekli olduktan sonraki dönem. Ben de 1-2 kere söyledim ama tasvip etmediğim bir şeydeydi Çünkü bizim görevimiz bittikten sonra kenara çekilmek lazım.
Şimdi tabii ortaya konulan şeylerden hakikaten bir delillendirilirse , hakikaten Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasında bir rolü varsa. Hakikaten Danıştay olayını yapan Alparslan Aslan ile resmi varsa işte beraberliği varsa, o olayla bir ilgisi varsa bu delillendirilirse çok sıkıntılı bir hayat onu bekliyor demektir.”
Yeşil parayı İbrahim Şahin’le bölüştü
Emniyet ve Jandarma yanında MİT’inde kullandığı Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın, uyuşturucu kaçakçılarından haraç olarak para aldığını bunları Ankara’da bir banka hesabında tuttuğunu ve MİT’in bunları da bildiğini söyleyen Eymür, Yeşil’in bu parayı tek başına yemediğini başkaları ile bölüştüğünü söyledi. Eymür bu kişilerden birisinin Özel Harekatçı İbrahim Şahin olduğunu söyledi.
Tuncay Güney’i tanımam, görmedim
Kanada’da hahamlık yapan ve Ergenekon soruşturmasının kilit ismi Tuncay Güney, yaptığı açıklamalarda kendisini MİT ile ilişkili gösterirken, Fetullah Gülen cemaati içindeyken Mehmet Eymür’ün adamlarına her hafta bilgi verdiğini iddia etmişti. Eymür, Tuncay Güney’i hiç görmediğini, ismini duymadığını ve tanımadığını, Güney’in son zamanlarda ortaya attığı ”babasının da MİT’te çalıştığı iddialarının da” gerçek olmadığını söyledi.
Ergenekon örgütü konusunda başka gözaltıların da olabileceğini belirten Eymür, 'Bence hakiki bir örgütlenme bu kadar kısır olamaz. Bunun daha geniş olması gerek. Başka gözaltılar olabilir' dedi.
Yeşil herkesin başını derde sokabilirdi
Abdullah Çatlı'nın MİT'e çalıştığını aynı zamanda uyuşturucu işi içinde olduğunu da söyleyen Eymür, şöyle devam etti: 'Bu grup bizim kontrolümüz dışında idi. İstedikleri kişiyi öldürebiliyorlardı. Mehmet Ağar ile Tarık Ümit konusunda bir kez konuştuk. Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesinden sonra Ağar bana 'Bu tosunları Azerbaycan ve Güneydoğu'ya göndereceğiz' demişti. MİT'de çalışan Tarık Ümit'i yine devlet içindeki bir grup kandırarak götürdü. Kimlerin bu şi yaptığı sonra anlaşıldı. İbrahim Şahin'le görüştürülecek diye götürülmüştü. Ümit'in yaşadığını sanmıyorum. Yeşil'de öldü. Ümit'in öldürüldüğünden ne kadar eminsem Yeşil konusunda da o kadar eminim. İkisi de öldü. Yeşil, Jandarma ve polise çalıştı. Uyuşturucu kaçakçıları infaz ediliyordu. Bazılarından para alınıyordu. Bu paraların bir kısmını İbrahim Şahin'e verdiğini biliyorum. Yeşil yaşasaydı bir çok kişinin pisliğini ortaya çıkaracak bilgiye sahipti. Herkesin başı derde girebilirdi.'
Öcalan'a Suriye'de suikast düzenledik
Abdullah Öcalan'a Suriye'de suikast düzenlediklerini anlatan Eymür 'Suikastın başarılı olamamasının nedeni evin önünde başka arabalar vardı, bizim bıraktığımız araç 150 metre ileriye park etmek zorunda kaldı. Orada infilak edince suikast başarısız oldu. Öcalan'ın Suriye'den çıkartılmasında bu suikast planının önemli rolü oldu. Herkes Amerika veya İsrail yaptı diye düşündü' şeklinde konuştu. PKK ile mücadele konusunda Barzani ile denetimli bir destek yapılmasının gerektiğini belirten Eymür şunları söyledi: 'Barzani yabana atılacak bir adam değil. Bölgede çok etkili. Barzani PKK'yla çatıştığı zaman bizden destek istedi. Gelen yardımlara 'Ben bunu istememiş olayım verilen çok komik' dedi.'