Ekonomi Aksigorta ortaklık, Brisa’nın yeni fabrikası Mısır yolunda

Aksigorta ortaklık, Brisa’nın yeni fabrikası Mısır yolunda

28.08.2008 - 00:34 | Son Güncellenme:

Sabancı Holding, grup şirketlerinden Aksigorta’da düzenleme sürecinin başladığını, önümüzdeki dönemde liderliğe giden bir ortaklık arzu edildiğini bildirdi. Brisa’da ise artan maliyetlerin şartları zorladığının altı çizildi

Aksigorta ortaklık, Brisa’nın yeni fabrikası Mısır yolunda

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve grubun CEO’su Ahmet Dördüncü, önceki gün ekonomi basınıyla öğle yemeğinde bir araya gelerek bu yılın ikinci değerlendirme toplantısını yaptı. Yemeğe, Güler Sabancı’nın bazı grup şirketleriyle ilgili yaptığı açıklamalar damgasını vurdu.
Aksigorta’da yeni bir süreç yaşandığını aktaran Sabancı, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: 
“Aksigorta’da yeniden yapılanma söz konusu. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nu bekliyoruz. Bu süreçte bir takım çalışmalar da başladı. Şirketin içinde çok hisse senedi var. Kendi öz faaliyetleri olan şirket olacak. Sigorta sektöründe çok potansiyel var. İyi yerdeyiz. Çok rekabet var. Sektörde konsolidasyon beklentimiz var. Emeklilikte AvivaSA ortaklığı ile liderliğe giden bir ortaklık yaptık. Böyle bir yapıyı Aksigorta’da da arzu ederiz. Kanunun en az 6 içinde çıkmasını bekliyoruz.”
Diğer şirketlerde de bu sürecin yaşandığını sözlerine ekleyen Sabancı, “Herkes bağımsız bir şirket haline geldi. Portföyümüz içinde yeniden yapılanma ve düzenleme söz konusu” dedi.

‘Biz gidelim diyoruz’
Brisa’nın yeni yatırımlarının, Türkiye’deki yüksek maliyetler dolayısıyla yurtdışına kayabileceğinin sinyallerini veren Sabancı, “Brisa’da şartlar zorluyor. Maliyetler çok yüksek” diye konuştu.
Brisa’da geçtiğimiz günlerde kısa süreli bir grev yaşandığını aktaran Sabancı, şöyle devam etti:
“Goodyear Polonya, Pireli Romanya’da. Rakiplerimiz civar ülkelerde büyüyor. O yatırımlar Türkiye’de yapılabilseydi daha büyük bir lastik sektörü olabilirdi. Maliyet artışını büyüme ile karşılıyoruz. Japon ortağımızla konuşuyoruz, ‘Biz diyoruz, gelin gidelim’ diye. Yavaş yavaş oraya gidiyor.”
“İşçilik maliyetleri gerçekçi olmayan seviyelerde. Bu sektörün naturası böyle kurulmuş. Çok enteresan. İşe girersin, 6 ay sonra 20 senelik işçi ile aynı ücrete gelirsin” diyen Sabancı, olası bir yatırımda belirlenen ülke konusunda “Mısır için çalışmalar yapıyoruz” dedi. Bu arada grup şirketlerinden Temsa’nın Mısır’da yatırımları bulunuyor.
Sabancı grubu, bu alanda Türkiye’de yıllık işçilik maliyetlerinin 2007’de 47.500, 2008’de 50 bin dolar düzeyinde olduğunu iletti. Grup, bu rakamın Polonya, Arjantin, Romanya ve Mısır gibi ülkelerde 10 bin doların altında seyrettiğini aktardı.

‘Belirsizlik devam ediyor’
Türkiye ve dünyada son dönemde yaşanan dalgalanmaları daha önceden gördüklerini belirten Sabancı, hedefler doğrultusunda ilerlendiğini kaydetti.
“Dünyada finansal sistemde belirsizlik halen devam ediyor. 6 ay önce söylediklerimizin sonuçlarını görmeye başladık” diyen Sabancı, şöyle devam etti:
“Beklediğimiz süreç yaşanıyor. ABD’de serbest piyasa anlayışının dışında işler oluyor, banka kurtarma operasyonları gibi. Aslında bunlar pek beklenildik şeyler değildi. Hâlâ işin ciddi derinliklerde olduğu görülüyor. Güvensizlik ve belirsizlik devam ediyor.”

Yavaşlamaya dikkat
Yılın ilk yarısındaki  yüzde 6.6’lık büyüme oranının düşeceğini vurgulayan Sabancı, “Yılın ilk çeyreğinde hepimizi sevindiren bir rakam çıktı, yüzde 6.6 büyüme ama biz bunun düşmesini bekliyoruz. Yıl sonunda 4’ün altı olur. Arkadaşlarım ise ‘3.5’in üzeri olurr’ diyor. Bu aralık parlak olmamakla beraber, göreceli olarak çok da kötü sayılmaz. Özellikle de Avrupa’nın yüzde 1’leri test ettiği düşünüldüğünde.”
Sabancı ayrıca, “Tüketici Güven Endeksi son 4-5 yılın en düşük seviyelerinde” diyerek, bu konunun da altını çizdi.
İhracatta rekor kırıldığını belirten Sabancı, “İkinci 6 ayda Avrupa’daki yavaşlamanın etkisi hissedilebilir” dedi.
Sabancı, geçen 6 ayda ilave belirsizlik süreci (AKP’nin kapatılma davası) yaşandığını da hatırlattı.

‘Başmüzakerecilik ayrılmalı’ önerisi

Haberin Devamı

Önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği (AB) sürecinin öne çıkacağını belirten Güler Sabancı, “AB konusunda son 1 yılda 29 yasanın çıktığını öğrendim, açıkçası bende, bu süreçte bir yavaşlama olduğu hissiyatı vardı. Bunun iletişimini de iyi yapmak lazım diye düşünüyorum. Süreç toplum ile ciddi paylaşılmalı daha iyi iletişimi yapılmalı” diye konuştu.
Sabancı ayrıca “Aradığımız toplumsal uzlaşmayı Avrupa uyum sürecinde bulmalıyız” dedi.

‘Hükümetleri aşan bir iş’
Toplantıda, müzakere sürecinin yeniden yapılanması gerektiğini vurgulayan Sabancı, son dönemde çevre ülkelerde yaşanan olaylarda Dışişleri Bakanlığı’nın diplomatik rolünü başarıyla götürdügünü, buna karşın AB sürecinin ayrı bir şekilde, ayrı bir liderlikle götürülmesi gerektiğini aktardı.
Sabancı, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Kafkaslarda olan durumda da gördüğümüz gibi çevre ve komşu ülkelerde çok olay oluyor. Burada Türkiye’nin kritik diplomatik rol oynaması gerekiyor. Bu rol iyi oynanıyor. Dışişleri Bakanı, Dışişleri ve Başbakan çok iyi yönetiyor. Çok kritik temaslar oluyor. Bir kişinin götürmesi kolay değil. AB müzakere süreci yeniden yapılandırılmalı, Başmüzakerecilik ayrılmalı. Her ikisi de çok önemli. Çevremiz eskisi gibi değil. İkisi de kritik ve önemli.”
Güler Sabancı, AB’ye uyumun uzun soluklu bir iş olduğunu vurgulayarak, “AB uyum süreci uzun vadeli, hükümetleri aşan bir iş” şeklinde konuştu.

‘Çevreci misiniz?’
Önceki günkü yemekte Güler Sabancı’ya yöneltilen ‘Çevreci misiniz?’ sorusuna, grubun CEO’su Ahmet Dördüncü, şu yanıtı verdi:
“90’ların başından bu yana çevre ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Şirketlerimiz bu konuda organize oldular.
Yeni yazılım sistemi hazırladık. Tek merkezden grup şirketlerimizin çevre konusundaki işlerini takip edeceğiz.
Bu konuda AB sürecinde çevreyle ilgili direktifleri önümüze koyduk ve ne kadar uygunuz konusunu araştırdık. Hükümetten önce.  Farkı nasıl kapatabiliriz diye çalıştık.
Holding çerçevesinde topladık tüm bu işleri, çevre platformu oluşturduk başında da ben varım.”

‘Rant ekonomisine devam...’
Önümüzdeki dönemde grubun beklentilerini açıklayan Güler Sabancı, bunları şu başlıklar altında özetledi: “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun çıkması. Özelleştirmelerin devamı, dağıtım ihalelerinin sürmesi. AB uyum süreci.”
Sabancı, yaşanan tüm süreci değerlendirerek, “Çok büyük sapmalar olmadan bu seneyi tamamlayacağımızı umuyorum” diye konuştu.
Sabancı, toplantıda, “Türkiye’de rant ekonomisi hâlâ devam ediyor mu?” sorusuna, “Kayıtdışı ekonominin yüzde 60’larda olduğu görülüyor. Bu seviye bunun doğal sonucunu getiriyor” şeklinde yanıt verdi.

‘YÖK cevaz vermez’
Çin’deki olimpiyat oyunlarından Türkiye’nin başarısız sonuçla dönmesi de yemekte gündeme geldi. Sabancı Üniversitesi’nin bu konuda bir çalışması olup, olmadığının hatırlatılması üzerine, Güler Sabancı, “YÖK’ün sistemi buna uygun değil. Şimdiki imtihan sistemi özel üniversitelere sporcu yetiştirme imkânı vermiyor. YÖK buna cevaz vermiyor. Ne yapabiliriz konusunu araştırıyoruz.”

Dördüncü: ‘Nerede yanlış yapıyoruz’ dedik, ama...
Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, 2008 yılındaki hedeflerle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Belirsizlikleri beş aşağı beş yukarı tahmin etmiştik. Emtia, enerji ve petrol fiyatlarının artacağını, bunların enflasyona yukarı doğru etki yapacağını, yüzde 4’lük hedefte zorlanılacağını, işlerimizin maliyet tarafında zorlanacağını gördük. Bu yüzden de temkinli ve iyimser bir bütçe hazırladık. Q1’deki (İlk üç ay) sonuçlar (olumlu) bizi şaşırttı.
İlk altı aylık büyüme rakamını olan 6.6’yı biz daha önceden hissettik. Bu yüzden de bütçenin üstünde neyi yanlış görüyoruz’ konusuna baktık. Ardından düzelmeler (kötüleşmeler) başladı. altıncı aya gelindiğinde 2008 hedeflerine tamamen paralel performans ortaya çıktı. Yedinci aydan itibaren bütçeye paralel, sapma göstermeyen performans sergiledik. Kalan beş ay için beklentimiz bütçeyi planlı bitirmek.”

Kırık not alanlar
“Temmuz ayına bakıldığında perakende bizim için iç açıcı geçmedi” diye konuşan Dördüncü, “Burada beklentilerimizden daha kötü sonuç elde edildi. Metrekare ve mağaza sayısı olarak bir büyüme söz konusu. Burada işimiz büyüyor ama geçen seneye göre yüzde 3’lük küçülme var. Carrefoursa ve Teknosa. Hedeflerimizin gerisinde” dedi.

‘Çok şükür...’
Başkent elektrik dağıtım ihalesinde  Sabancı-Verbund-Enerjisa olarak en yüksek teklifi verdiklerini hatırlatan Dördüncü, “Enerjide ilk adımımızı attık. 11 projenin finansmanı için 1 milyar euro’luk finansman anlaşması imzaladık. Bayram sonrası iki büyük hidroelektrik santralında temel atma törenimiz olacak. Bu temel atmalar her 3-5 ayda devam edecek. Başkent ihalesinin yanı sıra, yeni dağıtım ihaleleriyle ilgiliyiz. Büyüyeceğimiz sektörlere odaklanacağız. Çok şükür hiçbir şirketimizi satmak zorunda değiliz. Bizi zorlayan hiçbir neden yok” şeklinde konuştu.

6 milyonluk hedef
Başkent ihalesini çok rahatlıkla almadıklarının altını çizen Dördüncü, şunları belirtti: “Bizim hesapladığımız sınırlar içindeydi, biraz yukarı doğru. Doğalgazda bütün bölgelerle ilgiliyiz. Bu bölgeler optimumda buluşabiliyorsa biz ilgiliyiz. Nihai hedefimiz, 2010 yılında 6 milyon müşteriye ulaşmak istiyoruz. Şu anda başkent ile 2.9 milyon müşteri var. Bir o kadar daha almak istiyoruz. İstanbul’un Anadolu yakası 3 milyona yakın, burası olabilir. Avrupa yakası daha fazla ama, daha işin başındayız hedeflerimizi bir az aşabiliriz.”

Nükleerde pozisyon
Enerji Bakanlığı’nın nükleer enerji ihalesi konusunda kararlı olduğunun hatırlatılması üzerine Dördüncü, “Nükleerde süre uzatımı istedik ama mesele bu değil, içerikte de sorularımız var. Bizim dışımızda diğer şirketlerin de süreçle ilgili açıklık getirilmesini istediği sorular var. Bu süreci değerlendiriyoruz. Pozisyonumuza yeniden bakıyoruz. 11 dosya alındı. Altısı sorularla döndü. 4-5’i süre uzatımı istedi” dedi.
Dördüncü, enerji yatırımlarını dağıtmak istediklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Sadece doğalgaza bağlı olursak risklere açık oluruz. Yüzde 33’er olarak işlerimizi farklı kategorilere yönlendirmek istiyoruz. Hidroelektrik, doğalgaz ve nükleer. Bunlardan herhangi birine ağırlık verdiğimizde riskler artacaktır.”