21.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Kıvanç El
Musul Konsolosluğu’nda görev yaparken IŞİD tarafından rehin alınan ve 101 gün sonra kurtarılan rehineler Başbakanlık’a ait uçakta Milliyet’e 101 günlük esaret sırasında neler yaşadıklarını anlattı. 3 kez ölümden döndüklerini anlatan rehinelerden Yaşar Dalkılıç, 30 metre yanlarına bomba düştüğünü ve nöbet tutan IŞİD militanlarının öldüğünü söyledi. İlahiyat mezunu olduğu için personelin ‘hoca’ dediği Dalkılıç, 101 gün boyunca 5 vakit namaz kıldırdığını anlatarak, “Bombalar yanımıza patladı ama ölüm aklımıza gelmedi” dedi.
Rehinelerin anlatımıyla 101 günde yaşananlar şöyle:
‘Türkiye arkamızdaydı’
l Yaşar Dalkılıç: “102 gün çileyle geçti. Değişik değişik yerlerde tuttular. 8-9 yer değiştirdik. Zaman zaman bir arada zaman zaman iki bölüme ayırdılar. Kötü davranmadılar ama esaret esarettir. Öyle bir şey duymadık, kötü bir şey hissetmedik. Bize hiçbir şekilde kötü davranmadılar. Kendileri ne yedilerse bize de yedirdiler. Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadık. Biz biliyorduk ki bütün Türkiye arkamızdaydı. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın görüntülerini devamlı seyrediyorduk. Zaman zaman televizyon imkânımız oluyordu. Genelde yerin altı, binaların alt katları, kötü haldeki yerler. Devamlı bombardıman oluyordu. Üzerimize düştü. Benim 25-30 metre ilerimde iki tane adam vefat etti, parçalandı onlardan. Bizim başımızda duranlardan. Benim kafama parçalar geldi, yaralandım. Ben o anda Kuran-ı Kerim okuyordum. Fetih suresinin ikinci sayfasındaydım. Parçaların altında kaldım. 5 vakit namaz kıldık her gün. Bir hafta önce perşembe günü bize dediler ki Türkiye’ye gidiyorsunuz. Geçen cuma gelecektik sözde. Yol güvenliğinden ötürü gönderemiyoruz dediler, yalan söylüyorlar dedik, inanmadık ama kahrolduk.”
‘İnfaz edilebileceğimizi söylediler’
l İsmini vermek istemeyen özel harekat polisi: Irak’ta otelde tutulduğumuz söylendi. Otelde falan kalıyormuşuz gibi haberler çıkmış. Tamamen gerçek dışı. Çoğunlukla 1 katlı gibi barakaya benzer yerlerde kaldık. Çok sık yerimiz değiştiriliyordu. Irak Ordusu’nun yaptığı hava saldırıları sırasında 3 defa ölümden döndük. Şakayla karışık bizim de infaz edilebileceğimizi söylüyorlardı. Ölüme yakın olduğumuzu bize hissettirmeye çalışıyorlardı.
‘Yüzüğümüzü bile aldılar’
l Ali Durmuş: Dün 1.30’da yolculuğumuz başladı havalimanında. Gece 12.30’da oraya geldik. Rakka’ya. Teslim alındıktan önce her zaman yarın gideceksiniz, Ramazan Bayramı’na gideceksiniz... Geçince insanların ümitleri tabii... Üzerimizdeki her şeyi aldılar. Telefon, saat, paramızı, yüzüğümüzü dahi aldılar.
‘Kafasına silah dayandı’
l Alptekin Esirgün: Başkonsolos Öztürk Yılmaz, IŞİD’in Türkiye adına açıklama yapması yönündeki zorlamalarına karşı koydu. Kafasına silah dayandığı halde yine açıklama yapmadı. Süreci çok iyi yönetti. Gerekli uyarıları yaparak, dik durarak, inancımızla dik durarak devletimize güvendik ve sonunda güvendiğimizin semeresini aldık.
l Alparslan Yel: Devletimizden AIlah razı olsun. Bizim başımıza geldi ama inşallah bir daha gelmesin. Müslüman olduğumuz için biraz iyi davrandılar. Yine de o kadar rahat değildik. Orada bir savaş vardı.
Başbakan Davutoğlu, ise uçak hoparlöründen yaptığı hitapta şunları söyledi: “Bizi yaşatan önce Allah’ın, Rabbimizin bize lütfudur, sonra da sizlerin metanetli, basiretli tutumunuzdur. Ayrıca bu uçağımız da yeni bir uçak. İlk özel misafirleri sizler oldunuz. Allah bir daha hiçbir şekilde böyle bir acı, böyle bir ayrılık sizlere ailelerinize göstermesin. Yaşananlar ortaya koydu ki böyle şartlarda bütün bir millet tek bir vücut haline geliyoruz. Zor şartlarda olan bütün devlet görevlilerimiz devletimizin itibarı için omuz omuza veriyorlar.”