21.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Gürkan Akgüneş-İstanbul
Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği(BESD-BİR), ‘FG 72’ kodlu soya çeşidi ile ‘MON87427’ ve ‘DAS-40278-9’ kodlu mısır çeşitlerinin yem amaçlı kullanımına izin verilmesi için Biyogüvenlik Kurulu’na başvurdu. Kurul da, izin için değerlendirme sürecinin başladığını ve değerlendirme sürecinin basitleştirilmiş işlem kapsamında yürütüleceğini duyurdu.
‘Basitleştirilmiş işlem’ kapsamına alınması halinde çeşitlerin risk analiz raporları paylaşılmıyor.
GDO’lu ekmek skandalını hatırlatan dernek, eski Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in denetimlerde gıda ürünlerinde GDO tespit edildiği açıklamasına vurgu yaparak, “GDO, biyolojik çeşitliliğimizi tehdit ediyor. Bazı GDO’ların kanser, alerji gibi hastalıklara neden olabileceği araştırmalarla da ortada” görüşünü paylaştı.
AB’de izin yok
İzin süreci başlatılan MON87427 çeşidi, 2012’den bu yana ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Kanada gibi ülkelerde hem doğrudan gıdada hem de hayvan beslemesinde kullanılıyor. Ancak bu türe Avrupa Birliği(AB) izin vermemiş. Bu dikkat çekici çünkü AB son dönemde glifosat yasağını tartışıyor. MON87427 kodlu mısır çeşidi de yasaklanması konuşulan glifosatı tolere edebilen bir tür. Bu mısır türünün yetiştirildiği alanlarda ciddi anlamda glifosat kullanılıyor.
Yine değerlendirmeye alınan ‘FG 72’ kodlu soya çeşidi de ot öldürücü glifosatı tolere eden bir tür. Bu soya türünde yapılan genetik çalışmalar, bitkinin glifosinate ve isoxaflutole çeşidi ot öldürücü kimyasallara da dayanıklı olmasını sağlamış.
DAS-40278-9 mısır ise Kanada, Brezilya ve ABD’de yetiştiriliyor. AB geçtiğimiz yıl bu çeşide vize vermiş.
SOYAYA DİKKAT
Halihazırda Türkiye’de genetiğiyle oynanmış 36 çeşit soya ve mısır var. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Ahmet Atalık, bu sayının sürekli artmasını ‘bulaşma riski’ne bağlıyor:
“GDO öyle bir bulaşıcı ki. Sen GDO’suz mısır veya soya almaya kalksan bile, taşındığı gemide daha önce GDO’lu tür taşındı ve iyi temizlenmediyse senin ürününde de çıkabiliyor. O yüzden de ticarete konu olan her yeni çeşit, bulaşmış olabilir diye hemen izin süreci devreye giriyor. Çünkü doğrudan gıdada tespit edilirse en az beş yıl hapis cezası var. Gerçi sen gidip bulsan da kabul etmiyorlar. ‘İnceleme yöntemin yanlış’ diyorlar. Soyayla ilgili çalışanların belirttiğine göre, çocukların marketten aldığı gıda ürünleri de dahil GDO içerme ihtimali çok yüksek. Çünkü dünyadaki soyanın yüzde 81’i GDO’lu.”