Bazı radyolar, sürekli içeriğini yeniler ve farklı programlara imza atar, dinleyicisine sürprizler yapar, şaşırtır. Pal FM de böyle bir radyo, kurulduğu günden bu yana farklı programlarla dinleyicinin dikkatini çekmeyi başarıyor. “Yerin Kulağı Var”, Pal FM’in yeni programlarından biri ama duyduğunuz seslere yabancı değilsiniz, ikisi de farklı zamanlarda Pal FM’den sesleniyor, Yasemin Şefik ve Kaan Gökman... Uzun zamandır bir araya gelip ortak bir projeyle dinleyicilerin karşısına geçmeyi düşünen ikili, eğlenceli, konuklu, şamatalı bir program yapıyor onları kimse dinlemiyormuş, evde iki samimi arkadaşınızla sohbet ediyormuş da çat kapı misafirler gelmiş gibi konuklarını ağırlıyorlar. Dinleyicinin onlarda en sevdiği özellik ise birbirleriyle sürekli atışmaları... İkili, klasikleşmiş özellikle albüm döneminde sanatçıların konuk olduğu programlar gibi program yapmıyor, her hafta kendi mesleğinde ünlü, kariyer yapmış isimleri ağırlıyor. ‘Yeni jenerasyon DJ talk show’ yapıyor. “2. kuşak radyocularız” diyen Şefik ve Gökman’la yeni programlarını konuşmak üzere bir araya geldik, kahkahalar eşliğinde söyleşi yaptık. Bir soru sordum devamı geldi, buyurun eğlenceli bir programın perde arkasına... Yerin Kulağı Var’ı perşembe günleri saat 13.00’da 99.2 Pal FM’den dinleyebilirsiniz.
PAL FM’İN İKİ RENKLİ İSMİ YASEMİN ŞEFİK VE KAAN GÖKMAN BİR ARAYA GELEREK FARKLI BİR PROGRAMLA DİNLEYİCİLERE SESLENMEYE BAŞLADI
Bu programı birlikte yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yasemin Şefik: Bu adamla ben 1998’den beri tanışıyoruz. Velet hallerimizden beri ah ah...
Kaan Gökman: Yasemin çıtırdı o zamanlar...
Y.Ş.: Kaan da göbekli değildi! Başka radyolardaydık. Hatta Kaan’a remix yaptırmaya gidiyorduk kızlarla. Ben de sanatçıları alıp ona götürüyordum. Beraber aynı radyoda çalışmaya başlayınca birlikte bir şeyler yapmayı düşündük, ama bir türlü denk getiremedik, zaten unutkan bir adam ve ciddi bir adam.
K.G.: Unutuyorum, hastalık falan değil tabii...
Y.Ş.: Bana hasta o bana! (Gülüyor)
K.G. Birden fazla şeye yoğunlaştığım zaman bir tarafı unutuyorum, bazen de unutulmayacak ayrıntıları bile hatırlıyorum. Bir ara sevgilim olduğunu bir hafta unutmuştum bir hafta onu aramadım! (Gülüyor)
Y.Ş.: Yeni yayın döneminde bir şey yapalım dedik ve radyo tarihi boyunca en çok yeni program ekleyen radyo olarak farklı bir program yapmaya başladık, eğleniyoruz.
Uzun soluklu gidecek bir program bu... Çünkü, bizim programımızda çok iyi isimleri ağırlıyoruz.
K.G.: Yayında kendimiz gibiyiz, Yasemin tanınıyor zaten, hani kendinden geçmiş deli bir kadın!
Y.Ş.: Sağol!
K.G.: Ben de ciddiyimdir normalde, Yasemin duygusal olarak yaklaşır olaylara ben daha ciddi ve bilimsel yaklaşırım. Rol falan yapmıyoruz, doğalız...
Y.Ş.: Evet hiç yapmıyoruz! Doğa Rutkay konuğumuzdu. Aylar olmuş Şahan Gökbakar’dan ayrılalı, Kaan yayında sordu, yeniymiş gibi, geçen gün gördüğünü hatırlıyor, doğalız!
Y.Ş.: “Amannnnn Bu unutuyor” diyorum ve gülüyoruz... Karı-koca yayınına döndü bu iş!
Anlaşılan arkadaşlar arasındaki sohbet gibi...
K.G. : Sadece müzisyenleri ve sanatçıları konu etmiyoruz. Kriterimiz var, popüler olmalı. İllaki müzikal konularda başarılı olmasına da gerek yok ama bilinilirliği olan biri olsun.
Y.Ş.: İlk programda Astrolog konuğumuz vardı. İnsanlar çok meraklı, Kaan benden daha meraklı!
K.G.: Astrolog geleceğini duyan kuaför elime kağıt sıkıştırdı, şu burçların uyumunu öğrensene diye...
İki kişi program yapanlarda genelde uyum kolay değildir bir taraf baskın çıkabilir...
K.G.: Bizde öyle bir durum yok. Birbirimizi çok iyi tanıyor ve nerede nasıl konuşacağımızı çok iyi biliyoruz,
Bence bu tarz programlarda iki erkek ya da iki kadın bir arada olmuyor, birbirlerini bastırmaya çalışıyor.
Y.Ş.: Ben cinsiyetli görmüyorum kendimi “Vay be taş gibi kadın” ya da “Erkek Fatma” falan.
K.G.: Yasemin uzaylıdır!
Y.Ş.: Mesela Kaan da kendi yaşanmışlıklarıyla ilgili sorular soruyor konuğumuza “Hani ben erkeğim şöyle sorayım” gibi değil, cinsiyetsiz bir programımız var.
K.G.: Dinleyicileri ilgilendiren sorular soruyoruz.
Y.Ş.: Mesela Aşk Doktoru Mehmet Coşkundeniz’e kendi özel hayatımızı sorduk! (Gülüyor) Hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz, hepimiz ağlıyoruz, sevişiyoruz.
K.G.: Bunu demiyoruz “Hattımızda bir dinleyicimiz var bağlıyoruz” Klasik bir program değil.
Y.Ş.: Televizyona düşündüğümüz bir projeydi biz önce radyodan başladık.
K.G.: Yıllardan beri birikimimiz var, dinleyicilerle samimi bir şekilde onları paylaşıyoruz.
Y.Ş.: Yaşanmışlıklar en güzel bu yaşlarda anlatılıyormuş bunu anladık biz...
K.G.: Evet tam yaşlarındayız 25’li yaşlardayken radyodayken popülerlik daha bir ön plandaydı.
Y.Ş.: Radyonun içindeki yaşanmışlığı seviyoruz.
K.G.: Başka işler de yapıyoruz ama radyo bambaşka, virüs gibi kurtulamıyorsun, uzun süre ayrı kalamıyorsun.
Y.Ş.: Biz programda sosyal olayların da içindeyiz, mesela ben sinirleniyorum, kadına şiddeti anlatıyorum, Kaan’da uzman olduğu müzik bilgisini paylaşıyor. Biz Radyo olarak da rahat olan radyocularız ve kimseden korkumuz çekincemiz yok, kriterlerimizi zaten biliyoruz. Atanamayan öğretmenleri de buradan destekliyorum!
Bu rahatlıkla kendinizi kontrol etmeniz gereken ‘Aman dikkat’ dediğiniz anlar oluyor mu?
K.G.: Evet rahatız, sanki kimse dinlemiyormuş gibi yapıyoruz programı ama beynimin bir tarafı “Küfretme sakın küfretme” diyor. (Gülüyor)
Y.Ş.: Onunki öyle değil, “Yasemin küfretmesin, Yasemin küfretmesin” diye düşünüyordur!
n Radyodaki tek kadın sesisiniz...
Y.Ş.: O benim, benim!
K.G.: Gülümüzdür o bizim, nadide ama dikenli! İşte tek kız olunca böyle şımarıyor! (Gülüyorlar)