27.10.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Pınar Ersoy
Gazeteci Aliza Marcus, Amerika’da Kürtleri en iyi tanıyan isimlerin başında geliyor. 2007’de yazdığı ‘Kan ve İnanç’ kitabı PKK’yı anlamak isteyenler için hâlâ referans kaynaklar arasında sayılıyor.
Marcus, kısa süre önce son gelişmeleri takip etmek için yine bölgedeydi. Washington’a dönüşünde Kobani’de Kürtlerin IŞİD’e karşı verdiği mücadele ile birlikte değişen siyasi dengeleri anlatmak için yardımını istedik. Marcus, kısa soru-cevaplarla Kobani’yi, PYD’nin Esad’a karşı mücadeledeki yerini, bölgede yaşananların ABD ve Türkiye için önemini anlattı:
Washington, PYD ve PKK’nın aynı şey olmadığını söylüyor. Gerçekten öyle mi?
- PYD’yi 1980-90’larda Suriye’de PKK ile çalışmış ya da PKK’nın buradaki aktiviteleri vesilesiyle Kürt nasyonalizmini öğrenmiş insanlar kurdu. PYD’yi kurma kararı da 2003 civarında PKK tarafından alındı. Yani PYD kesinlikle PKK ile bağlantılı. Ancak PYD, Suriye merkezli ve Suriye Kürtleri tarafından yönetilen bir parti. PKK ile aynı ideolojiyi paylaşıyor ama kararları ve eylemleri Suriye’ye özel. Farklı coğrafyalarda eylem yaptıkları ve farklı yaklaşımları olduğu için birbirinden ayrı da görülebilirler.
‘Erdoğan yanlış hesap yaptı’
ABD’nin Türkiye’nin itirazlarına rağmen PYD’ye silah yardımı yapmasını nasıl yorumlamalı?
- Türkiye bir hata yaptı. Kobani’de olanları görmezden gelmek istedi. ABD, Türkiye ile işbirliği yapmak istiyordu. Türkiye bunu reddetti. Çünkü PYD’ye yardım edecek hiçbir şey yapmak istemedi. (Cumhurbaşkanı Tayyip) Erdoğan yanlış hesap yaptı. ABD’nin Türkiye’nin desteği olmadan harekete geçeceğini düşünmedi. Ama Erdoğan PYD’yi Türkiye’nin çıkarlarına karşı görse de ABD böyle düşünmüyor.
Washington Kobani’yi neden bu kadar önemsiyor? Dışişleri Bakanı John Kerry daha iki hafta önce Kobani’nin stratejik önemi olmadığını söylüyordu. Ne değişti?
- Kobani’nin önemi sembolik ve Kerry’nin bunu anlaması biraz vakit aldı. Dünyanın ilgisi buradayken Kobani’nin düşmesi IŞİD için büyük bir psikolojik kazanç olacaktı. Ayrıca IŞİD’i Türkiye sınırına getirecekti. Kobani’nin düşmesi halinde Avrupa ve Türkiye’deki hızla şiddet olaylarına dönüşebilecek büyük protestolar düzenlenmesi riski de vardı. Türkiye’de 40 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayları gördük. YPG çok iyi savaşıyor. ABD, IŞİD’le savaşta YPG’nin güvenilebilir ve etkin bir müttefik olabileceğini gördü. Tüm bunlar ABD’yi YPG’nin mücadelesini desteklemeye itti.
‘Hak talep ettiler’
PYD neden Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) bir parçası değil?
- ÖSO zamanında PYD’yi bünyesine kabul etmedi çünkü PYD, Suriye’de Kürt otonomisi ve azınlık hakları talep ediyordu. ÖSO ise Esad sonrası Suriye’de Kürtlerin kendi kendini yönetmesini istemiyordu. Ya da en azından konunun Suriye Esad’dan kurtarıldığı zaman tartışılması gerektiğini düşünüyorlardı. Kürtler bunu reddetti. Bu arada Türkiye de PYD’yi PKK ile bağlantılı gördüğü için ÖSO’da istemiyordu. O zaman ABD de Türkiye’yi bu konuda destekledi. PYD kaderini Arapların eline bırakmak istemedi. Bunun yerine Suriye’nin Kürt bölgelerinde kontrolü ele alarak daha sonra Araplarla azınlık haklarını da tanıyan bir devlet için işbirliği yapmaya karar verdiler. ÖSO da bunu kabul istemedi.
PYD’nin Esad’la işbirliği yok
Türkiye’de bazı çevreler PYD’nin Esad’la işbirliği yaptığını savunuyor. Bu doğru mu?
- PYD, Esad’la işbirliği yapmıyor. Suriye’deki çatışmanın başlarında Esad, askerlerini Kürtlerle çatışmaya sokmamak yönünde taktiksel bir karar aldı. Asıl probleminin nüfusun daha büyük kısmını temsil eden ve Suriye’nin iş ve kültür merkezlerini ele geçirmeye çalışan ÖSO olduğunu fark etti. Unutma ki Suriye’deki Kürtler nüfusun sadece yüzde 10’unu temsil ediyor ve ülkenin Suriye’nin kontrolü adına çok da önemli olmayan çok fakir bir bölümünde yaşıyorlar. Esad, Kürtlerin Rojova’da otonomi ilan etmesini kabul ettiğinde Kürtler de çıkıp ona karşı savaşmak için bir neden görmediler. Eğer Esad Rojova’ya saldırsaydı Kürtler de yanıt verirdi. Ama saldırmadı. Ama PYD defalarca Esad’ın gitmesini istediklerini söyledi. Esad’ın iktidarda kalması için işbirliği yaptıkları iddiası doğru değil.
‘Tehlikeli değilmiş’
Türkiye Suriye Kürtlerine yardım etmek için PYD’nin Esad’a karşı savaşmasını istiyor. Bu gerçekçi mi?
- Türkiye bunu iki sene önce düşünmeliydi. PYD’nin Esad’a karşı savaşmasını istiyorsa ÖSO ve diğer gruplara Kürt otonomisinin Esad sonrası Suriye’nin bir parçası olması gerektiğini açıkça göstermeliydi. Türkiye bunu istemedi. Şimdi PYD’nin Esad’a karşı savaşmasını istiyor. Neden? Kürtlerin haklarının tanınmadığı bir Suriye kurmak için mi? Türkiye Kürtlerin otonomisinden korkmayı bırakmalı. Irak Kürdistan’ına bakın. Türkiye yıllarca Kuzey Irak’ta Kürt kontrolüne karşı çıktı. Birçok kırmızı çizgisi vardı, hatta askeri operasyon tehdidine bile bulundular. Peki ya şimdi? Irak Kürtleri ve Türk hükümeti yakın müttefik. Meğer Irak’ta Kürt otonomisi o kadar da tehlikeli bir şey değilmiş. Eğer Irak’ta tehlikeli değilse Suriye’de ve Türkiye’de de olmayacak.
‘Barzani artık savunmada’
Bu denklemde Barzani nerede duruyor?
- Barzani tüm bu olanlar karşısında savunmaya geçti. Peşmerge kendi başına Sincar ve Mahmur’u savunamadığı için zayıf gözüktü. Temmuzdaki bağımsızlık referandumu açıklamasından da geri adım attı. Suriye’de Barzani’ye yakın olan 15 kadar parti var. PYD bu partilere Rojova’nın yönetiminde hak tanımadığı için Barzani bir süre bölgeyi bloke etmeye çalıştı. Ancak bunu da sona erdirmek zorunda kaldı. Salih Müslim’le Kobani’ye peşmerge ve silah yollamak için anlaşma yaptı. Bu arada Türkiye’nin haziranda Barzani’nin yardımına gelmemiş olması bir güvensizlik yarattı. Ama PKK peşmergeye, IŞİD’e karşı savaşta yardım etti ve hâlâ yardım ediyor. Barzani bu nedenle yazın Mahmur’da PKK savaşçılarını ziyaret ederek IŞİD’e karşı savaştaki yardımları için teşekkür etti. Yavaşça Kürt siyasi ve askeri birliği gelişiyor. Ve nedeni sadece Kobani değil tüm bölgede Kürtlerin IŞİD karşısında hissettiği varoluşsal tehdit.
Ortadoğu’da Kürtler için bir dönüm noktasında mıyız?
- Bu (tarihlerindeki) en önemli dönem olabilir. İlk defa Kürdistan’ın tek bir bölgesindeki Kürtler tehlike altında değil. IŞİD her yerde, Irak, Suriye, İran’da Kürt nasyonalizmine karşı tehdit oluşturuyor. Bu tehdit Kürtleri bir araya getirdi. Bu tek bir Kürt devleti talep edecekleri anlamına gelmiyor. Ancak bu, çeşitli hükümetlerin bir Kürt partisini diğerine karşı kullanabileceği günlerin sonuna geldiğimizi gösteriyor. Türkiye, İran, Suriye ve Irak’taki Kürt politikalarını değiştirecek önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’nin de Kürtlere karşı kendi politikalarını değiştirmesi
gerekiyor.
‘Süreç olmadan barış istiyor’
Kobani, Suriye Kürtlerinin geleceğinde nasıl bir rol oynayacak?
- Kobani Suriye Kürtlerinin geleceğini belirleyecek. Ama şehir düşse de düşmese de Suriye Kürtleri otonomi sahibi olacak.
Peki, Kobani’nin kaderi Türkiye’deki barış süreci ve Kürtlerin geleceği için ne ifade ediyor?
- Kobani barış sürecinde çok olumlu bir etki olabilirdi. Ama Erdoğan’ın Kobani’ye reaksiyonu ve Kürtlere yardım etmeyi reddetmesi Kobani’yi ve PKK’yı (hükümete karşı) daha da güvensiz hale getirdi. Erdoğan hükümeti barış sürecinde çok az somut adım attı. Gerçek şu ki Erdoğan barış istiyor ama süreç istemiyor. Süreç PKK’nın barış konuşmalarında muhatap olarak tanınmasını ve kimin neyi, nasıl müzakere edeceğine dair bir sistem kurulmasını gerektiriyor. Kandil’e hükümet adına müzakere edebilecek yetkilileri göndermeyi gerektiriyor. Şu an bu gerçekleşmiyor.