03.08.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Burcu Karakaş / ERMENİSTAN - Ağrı'nın ardındaki uzak komşu - 2
Ermenistan’da, bir yanda 1915 ekseninde Türkiye ile ilişkiler ikili ve bölgesel anlamda tartışılmaya devam ederken, diğer yanda iç siyasette yaşanan sıkıntılara çare aranıyor. Avrupa Birliği (AB) Ermenistan Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Traian Hristea, işkence ve kötü muamele başta olmak üzere ülkede yaşanan insan hakları ihlalleri, yolsuzluklar, seçim hileleri ile her türlü ayrımcılığa karşı mekanizmalar geliştirmek ve bu mekanizmaları hayata geçirebilmek için sarf edilen çabaları anlatıyor. Hristea, özellikle insan hakları konusunda umutsuz değil. Bunu da, siyasi iktidarın, geçtiğimiz günlerde bir protesto esnasında polisin gösterdiği sert müdahaleye verdiği güçlü tepki ile açıklıyor. AB Büyükelçisi, Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda da en azından uzun vadede olumsuz bir öngörüye sahip değil:
“Soykırım konusu, hâlâ Ermeni toplumunun kimliğini oluşturan en önemli öğelerden biri. AB olarak, Türkiye ile ilişkilerin iyileşmesini istiyoruz, gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Normalleşme sürecini destekliyoruz. İki ülke arasında serbest ticaretin başlayacağını umut ediyoruz. İkili ilişkiler, bölgede istikrar sağlayabilmek için önemli.”
‘Ani için 3 uzman istendi’
Ermenistan Kültür Bakanı Hasmik Poghosyan, Türkiye ile kültürel alanda işbirliğinin artması gerektiği görüşünde. Poghosyan, işbirliğinden konu açılınca, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne giren sınırdaki Ani Harabeleri’nden bahsediyor. Türkiye‘nin, Ermenistan’a Ani bölgesi için 3 uzman talebinde bulunarak başvuru yaptığını öğreniyoruz. “Biz de istiyoruz, gidecekler” diyor Poghosyan. Bakan, yazılı olarak önceden ulaştırdığımız sorular arasında 1915 olaylarına da değinen iki soruya cevap vermekten kaçınıyor. Ancak, gazeteciler aracılığıyla Türkiye’ye bir mesaj gönderiyor:
“Türkiye’den gelecek ziyaretçilere kapımız her zaman açık. Ne zaman isterlerse gelsinler. Ben Kültür Bakanı olarak tabii ki Türkiye’den misafirlerin gelmelerini isterim. İki ülke arasında kültürel alanda daha fazla işbirliği lazım.”
‘Taziye umut olmadı’
Ermenistan Devlet Televizyonu’ndan Armen Amirkhanyan, Kevork Altunyan ve Hakob Papazyan ile sohbetteyiz. Türkiye ile ilgili haberlerin “kuru” yani objektif bir dille aktarıldığını söylüyorlar. Hemen ardından ise halkın hassasiyetlerinin gözetildiğini ekliyorlar. Rahmetli Mehmet Ali Birand’ı anarak, “O öldükten sonra Ermenistan’la ilgili haberler azaldı” diyorlar. Başbakan Erdoğan’ın 23 Nisan mesajından laf açılınca, açıklamanın devlet televizyonunda yayınlanan tartışma programlarına konu olmadığı anlatılıyor.
Artak Aleksanyan, ArmNews adlı özel televizyon kanalının koordinatörü. Aleksanyan, Türkiye’den hızlı ve yoğun bilgi akışı içinden en doğru olanları kullanabilmek için çareyi, Türkiye üzerine eğitim gören doktora öğrencileri ile çalışmakta bulmuş. Aleksanyan, devlet televizyonu yetkililerinin aksine, Erdoğan’ın açıklamasının ekranlarda ses getirdiğini söylüyor:
“Açıklama yapıldığı gün, bunun bir halkla ilişkiler çalışması olup olmadığını anlamaya çalıştık. Evet, bir halka ilişkiler çalışmasıydı ama iyi bir çalışmaydı. Elbette Ermenistan açısından değil, Türkiye için söylüyorum. Yani mesajın burada umut yeşerttiğini söyleyemem. Ermeniler hazırlıksız yakalandıkları için tepki veremediler.”
21 yıldır boş kalan istasyon
Ermenistan ve Azerbaycan arasında patlak veren Dağlık Karabağ anlaşmazlığı nedeniyle Türkiye’nin 1993’te Ermenistan ile sınırları kapatmasının ülke genelindeki etkileri çeşitli hikâyelerle karşımıza çıkıyor. Aralarında en hüzünlü olanlarından biri, sınırlar kapanmadan önce yaklaşık 60 ailenin ekmek yediği Akhuryan Tren İstasyonu. Gümrü ile Kars arasında gidip gelen trenlere ev sahipliği yapan istasyon, 21 yıldır işlevsiz halde. Son kondüktör, işsiz kalınca boş istasyona bekçi olmuş. Şimdi ise Hrayr Hovakimyan kimsesiz kalan raylar ile istasyon binasına bekçilik yapıyor. Binanın küçük mevcudiyetine ayak bastığınızda, delici bir sessizlik kulaklarınızda çınlamaya başlıyor. Sonsuzluğa gidiyormuş gibi sağ tarafa uzanan raylar, yolun sonunda Kars’a çıkıyor. Gitme vakti geldiğinde, istasyona bitişik oturan güleç yüzlü küçük Agop ile arkadaşları otobüsümüzün pencerelerine dikkat kesilerek el sallamaya başlıyor. Hrayr bey de onlara eşlik ediyor. Kederli, ağlamamak için gülümsemeye çalışan bir ifade bürüyor Hrayr beyin yüzünü. Bulunduğumuz yerden, sırf Hrayr Hovakimyan’ın yüzünün gülmesine vesile olacağı düşüncesi bile sınırın açılması için yeterli bir gerekçe gibi gözüküyor.
‘THY ofis açacak’
Richard Giragosian, ABD’li bir Ermeni. Şimdilerde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde kilit bir noktada olan Giragosian, uluslararası camiada Türkiye karşıtı milliyetçi duruşundan yaptığı keskin dönüşle tanınıyor. Ermenistan’da faaliyet gösteren Bölgesel Çalışmalar Merkezi Başkanı Giragosian, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan ile bugüne dek defalarca bir araya gelen bir isim. Son olarak geçen sene Türkiye’deki resmi makamlarla görüşmeler gerçekleştirdiğini söylüyor.
“Perde arkalarının adamı” ile 2015 öncesi ve sonrası yaşanacakları konuşuyoruz. Giragosian, Türkiye’nin gelecek seneyi minimum “zararla” geçirmekten yana olduğu, ikili ilişkiler açısından 2016 veya 2017’de esas gelişmelerin yaşanacağı görüşünde. Bir de, 2014 sonuna kadar Van-Erivan uçuşlarının başlayacağından oldukça emin:
‘Uçuşlar bu sene içinde’
“Geçen sene özel bir havayolu ile Van-Erivan arası uçuşlar başlayacaktı. Bütün hazırlıklar tamamdı, son anda vazgeçildi ama nedeni açıklanmadı. Bu girişim, Başbakan Erdoğan tarafından engellenmişti. Bugünlerde kendisinden yine olumlu sinyaller almaya başladık. Uçuşlar bu sene içinde, 2014 sona ermeden başlayacak. THY de Erivan’da ofis açacak. Ankara, Dağlık Karabağ meselesinde daha esnek davranmaya başlayabilir. Şu anda ikili ilişkilerdeki sorun Ermenistan değil, Azerbaycan. Birkaç hafta önce Bakü’deydim. Azerilerde, Türkiye’nin kendilerine ‘ihanet ettiği’ algısı var. Ak Parti, bu suçlamaya karşı temkinli davranıyor. Ankara, Karabağ üzerindeki talepleri azaltmaya yönelik hareket etmeye başlayacak.”
‘Acınızı paylaşıyorum’ demek devletin sorumluluğu değil’
Taşnak Partisi Dış İlişkiler Sorumlusu Giro Manoyan, misafirperver olduğu kadar cana yakın da bir isim. Türkiye siyasetini yakından takip etmeye çalışan Manoyan’ın ailesi Diyarbakır ve Harput’tan sürülmüş. Giro Bey, normalleşme sürecinin uzun vadede sonuç vereceğini düşünüyor. Bunun nedeni de, Türkiye’nin Dağlık Karabağ sorununa yönelik çözümü ikili ilişkiler için şart koşması. Manoyan, Başbakan Erdoğan’ın 1915 mesajını ise “‘Acınızı paylaşıyorum’ demek devletin sorumluluğu değil” dedikten sonra, Dersim olayları hakkında yaptığı özür açıklamasına benzetiyor:
“2009’da imzalanan protokollere karşı çıkmıştık çünkü endişelerimiz vardı. Ermenistan için iyi olmadığını düşünüyorduk. Diplomatik ilişki kurmak ve sınırları açmak için ‘protokol’ adı verilen bir yönteme ihtiyaç yok. Biz bunun karmaşık hale getirilmesinden yana değiliz. ‘Diplomatik ilişkiler tesis edilecek, sınırlar açılacak ve iki ülke arasında çözüm bekleyen sorunlar sonuçlandırılacak’ denilse yeterdi. Bir sabah kalktığımda, ‘Sınırdan geçişe izin var’ denilse şaşırmam. Türkiye’de Ermeni meselesi söz konusu olduğunda risk alan küçük bir topluluk var.”
‘BDP bizden öncü konumda’
Manoyan’a, Sosyalist Enternasyonal üyesi partisinin Türkiye’de aynı grup içinde faaliyet gösteren CHP ve BDP ile ilişkilerini soruyoruz. BDP’yi yakından takip ettiği anlaşılıyor, ancak CHP’ye karşı oldukça mesafeli. Bir “merhaba”dan öte bağlantılarının olmadığını vurguluyor. Bunun nedenini de, “CHP’deki devletçi zihniyet ve bu zihniyetin temsilcilerinin varlığı”yla açıklıyor. Ancak, BDP konusunda CHP’nin aksine olumlu izlenimler taşıdığını ortaya koyuyor:
“BDP’nin Ermeni meselesindeki duruşu CHP’ye benzemiyor. Bu duruşlarını takdir ediyoruz. İç siyasette de BDP bazı alanlarda bizden daha öncü konumda. Örneğin, kadın konusunda bizden daha iyiler.”