Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son seyahat dönüşü uçakta gazetecilerle sohbetinde, Britanya’nın AB’den çıkışı anlamındaki tabiriyle “BREXİT’in güzel bir tevakkuf olduğunu” söyledi ve “Avrupa’da da böyle şeylerin olabileceğini”, nitekim Fransa’dan, İtalya’dan da benzer seslerin gelmekte olduğunu belirtti...
Cumhurbaşkanı konuşmasının bundan sonraki kısmında Türkiye’nin 53 yıldır AB’nin kapısında bekletildiğini hatırlattı ve Birliğin özellikle son zamanlarda Türkiye’nin sorunları karşısında aldığı olumsuz tavırdan şikâyet etti...
AB’ye olası bir seçenek olarak “Şanghay Beşlisi”nden söz eden Cumhurbaşkanı’nın bu beyanı, Türk dış politikasında köklü bir değişikliğe yönelik bir düşünceyi gündeme getirmiş bulunuyor.
Bu fikrin önümüzdeki günlerde dış politikayla ilgili çevrelerde enine boyuna tartışılmasında yarar vardır...
TR-BR farkı
Önce BREXİT benzeri bir TREXİT’ten -yani Türkiye’nin AB’den “çıkış”ından- başlayalım.
Aslında BREXİT’i bir örnek olarak almak pek doğru değil. Bir kere Britanya bir AB üyesi ve referandumda aldığı kararla Birlik’ten bir “çıkış” -BREXİT- yapıyor. Türkiye ise üye değil. Olsa olsa “çıkış”ını sadece müzakereleri sürecinden yapabilir.
Ayrıca Britanya’da referandumda alınan karar sonradan toplumda bir şok etkisi yaptı. Nitekim BREXİT’e “evet” diyen pek çok seçmenin şimdi pişman olduğu da görülüyor.
Tabii Türkiye için durum çok farklı. Türkiye’de TREXİT eğilimine yol açan faktör, aslında Cumhurbaşkanı’nın da dile getirdiği “AB bıkkınlığı”dır. Türk yetkilileri ve Türk kamuoyu AB’den üyelik konusunda gelen çatlak seslerden son derece rahatsızdır. Buna ilaveten son zamanlarda AB’nin 15 Temmuz kalkışmasından PKK terörüne kadar Türkiye’nin hassas olduğu meselelerde takındığı olumsuz tutumdan dolayı büyük düş kırıklığı ve de öfke duymaktadır.
Dolayısıyla bu faktör, Türkiye artık AB ile köprüleri atmak, bu yorucu ve sinir bozucu serüveninden vazgeçmek eğilimine yol açmaktadır.
Rota değişimi
Esas önemli olan, AB’nin Türkiye için ne anlam taşıdığıdır.
Kuşkusuz Birliğin ekonomik alanda büyük değeri var. Türkiye dış ticaretinin yarısından fazlasını AB ile yapıyor; yabancı yatırımların üçte ikisi ona dahil ülkelerden geliyor. Türkiye’nin AB’den teknolojiden eğitime kadar çeşitli alanlarda sağladığı kazanımları da buna eklemek gerek.
Ama AB’nin Türkiye için en önemli özelliği, kendisinin öteden beri ulaşmayı amaçladığı demokrasi gibi değerleri ve çağdaşlaşma vizyonunu yansıtmasıdır. Buna erişmenin bir yolu da, AB ile diyaloğu sürdürmek ve onunla bütünleşmektir.
Buna karşılık AB ile girilen yoldan çıkmak, Türkiye’nin temel dış politika yönelimini değiştirmek demektir. Rotayı böyle kırmanın sonuçlarını da rasyonel bir şekilde hesaplamak gerek.
YARIN: Şanghay seçeneği