15.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gülden Öktem
Başta edebiyat olmak üzere birçok eserin haklarının temsilciliğini yapan, Türkiye’nin ilk edebiyat ajansı unvanına sahip ONK Ajans, 2019’da 60. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Ajansın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet N. Karaca ile serüvenlerini ve uzun yıllardır haklarını temsil ettikleri Sabahattin Ali’nin eserlerinin kamu malına dönüşme mevzusunu konuştuk...
ONK Ajans nasıl kuruldu? Bundan 58 sene önce, Türkiye’de bir edebiyat/telif ajansı fikri nasıl kabul gördü?
Ajansımızın kurucusu rahmetli babam Osman N. Karaca, eski bir gazeteciydi. 1950’lerin önemli gazetelerinde genel yayın yönetmenliği yapmıştı. Son çalıştığı gazete patronuyla anlaşmazlığa düşüp ayrıldıktan sonra telif hakları konusuna yöneldi ve ONK Ajans’ı kurdu. Türkiye telif hakları konusunda uluslararası konvansiyonlara imza atalı, çıkarılan yasalarla gerekli düzenlemeler yapılalı 7-8 yıl olmuştu ama telif hakları konusunda çok az kişi bilgi sahibiydi. Dolayısıyla babam ajansın ilk yıllarında çok meşakkatli bir uğraş verdi. Yayınevlerinin ticari rekabet içinde ilgi gören eserlerin tek yayıncısı olma arzularının telif hakkı konseptinin yerleşmesinde önemli rol oynadığını, o dönemde dava konusu olan telif konularıyla ilgili hâkimlerin bile nasıl karar almaları gerektiği konusunda zorlandıklarını anlatırdı.
Telif ajansı o günlerde nasıl bir işleyişe sahipti?
Ajansın ilk faaliyet alanı yabancı yazarların ve onların bağlı olduğu yabancı yayınevi ve ajansların temsilciliğiydi. Bunu Türk yazarlar ve çevirmenler izledi. ONK Ajans’a ilk bağlanan yazar, bugün halen telif haklarını yönetmeye devam ettiğimiz Kemal Tahir olmuştur. İlerleyen yıllarda ajans yayıncılık dışında tiyatro alanına da yöneldi. Sinema ve televizyonun gelişmesiyle de eserlerin film veya dizi olarak uyarlanmaları konusu gündeme geldi. Babam tüm zorluklara göğüs gererek 54 yıl ajansı yaşatmak ve geliştirmek için çalıştı. 2014 yılında bayrağı devraldık, ajansımızın genel yönetmenliği görevini üstlenen Meriç Güleç ile birlikte genç ve dinamik bir ekip oluşturduk, yola devam ediyoruz.
Ajansın bugünkü konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Son dönemde gerçekleştirdiğiniz önemli anlaşmalar neler?
ONK Ajans farklı çalışma alanları açısından telif hakları konusunda en geniş kapsamlı kuruluş olma özelliği taşıyor. Son dönemdeki başarılı işlerimizden biri kuşkusuz Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’ adlı eserinin İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Felemenkçe başta olmak üzere 15 dilde yayımlanması. Yakında İspanyolcası ve İsveççesi de çıkacak. Bu eserin film haklarını da Ay Yapım’a verdik ve uluslararası bir prodüksiyon olması için uğraşılıyor. Bunun dışında TV’de izlediğimiz ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Yaprak Dökümü’, ‘Çalıkuşu’, ‘Kurt Kanunu’ gibi bir çok dizinin hakları ajansımız tarafından yapımcılara sağlandı. Eserleri uzun süredir basılmayan bazı yazarların yeniden yayımlanmasını sağlamış olmamızı da önemsiyorum. Bunların başında Fikret Adil ve Muzaffer Buyrukçu’yu sayabiliriz.
‘Küçük Prens’ koruma altında
Sabahattin Ali’nin eserlerindeki telif hakları 2019’da kalkacak. Birkaç yıl önce ‘Küçük Prens’in telif haklarının kalkmasıyla eseri onlarca yayınevi yayımladı ve kimi çeviriler özensizdi. Sabahattin Ali’nin eseri için de bu durumun benzerinin olacağını düşünüyor musunuz?
Sabahattin Ali’nin eserleri 1 Ocak 2019’dan itibaren ‘public domain’ olacak. Yasa yazarın ölümünden itibaren 70 yıl tamamlandıktan sonra takip eden yılın başında eserlerin kamu malı olacağını söylüyor. Edebiyatımızın bu çok önemli yazarının ismi neden zedelensin ki? Bence onun eserlerine gerekli özeni göstermeyen yayınevleri kendi itibarlarını zedeler. Bu konu açılmışken Sabahattin Ali’nin varislerinin bir mağduriyetine dikkat çekmek isterim: Yazarın bazı eserleri 1940’larda Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklanmıştı. Yayıncılar korktuğu için yasaklanmayan eserleri 1965’e kadar yayımlanamadı. Ailenin 20 yıla yakın bir süre kaybı söz konusu. Kültür ve Turizm Bakanı da geçtiğimiz aylarda bu konuya temas etmişti. Bakanlar Kurulu kararıyla uzun süre yasaklanan yazarlar için ek süre tanınması için bir öneride bulunduk. Bu tür istisnalar çeşitli ülkelerde mevcut. Sözünü ettiğiniz ‘Küçük Prens’ tüm dünyada ‘public domain’ olmasına karşın yazarın kendi ülkesinde tanınan istisnayla halen koruma altında. Exupéry’nin İkinci Dünya Harbi’nde ülkesine yaptığı hizmetler dolayısıyla bu ayrıcalık tanınmış.