14.07.2012 - 22:33 | Son Güncellenme:
* GoldFest performansı, yeni albümün ilk konseriydi. Memnun kaldınız mı?
Süre kısıtlı olduğu için herkesin eşlik etmeyi sevdiği şarkılarımızı çaldık. Ancak bu dönem yeni solistimiz Gökalp Ergen’in takıma ısınma süreci, o nedenle yeni parçaları da sahneye taşımak önemliydi bizim için. Konserde birtakım teknik aksaklıklar olsa da genelde başarılıydı festival. Eylülde başlaması planlanan bir dizi konserimiz olacak. Yaz boyunca bu konserlere odaklanıp eski ve yeni şarkıları bütünleyen güçlü bir sahne kompozisyonu hazırlayacağız.
* Son albüm ‘MMXII’ içinize sindi mi? Çok beklettiniz bizi...
Her projeden sonra oturup “Daha iyisini yapabilir miydik?” diye düşünüyoruz. Albümden genel olarak memnunuz. Ancak albümü bir an önce çıkartmak istiyorduk, zamanla yarışıyorduk. O dönem solistimiz Murat İlkan’ın durumuyla ilgili belirsizlikten hızlı karar alamıyorduk. Daha sonrasında da yeni solist arayışımız oldu. Bu nedenle zaman kaybettik.
* Yeni solistiniz Gökalp’le anlaşmanız nasıl oldu?
2010’da Sonisphere Festivali’nden bir teklif aldık. Murat’ın rahatsızlığı nedeniyle stresten uzak durması gerekiyordu ve gruptan ayrıldı. Biz de bir çözüm arayışına girdik. O festivale katılacakken aramızdan ayrılan Ronnie James Dio’ya ithafen bir repertuar hazırladık. “Murat birkaç şarkı söyler, başka solist arkadaşlarımızı da davet ederiz” diye düşündük. Gökalp’in adı o sırada aklımıza geldi. Gökalp olayın fitilini yeniden ateşledi bir anlamda... Şu anda kadro sorunumuzu tamamen çözmüş bulunuyoruz.
Ogün Sanlısoy ve Demir Demirkan’a kızmıyoruz
* Pentagram 25 yıllık bir okul. Bu okuldan bir sürü müzisyen geldi geçti. Ne düşünüyorsunuz Ogün Sanlısoy ve Demir Demirkan’la ilgili?
İngiltere’de, Amerika’da yaşıyor olsak bu sorulara yanıt vermek daha kolay olurdu. Çünkü orada her şey kişilerin artistik yaklaşımına göre şekilleniyor. Sen de bilirsin ki bizim yaptığımız tür müzikte insanlarla aynı amaç etrafında bir araya geldiğin zaman aynı zamanda kardeş oluyorsun. Ogün’le de Demir’le de hiçbir şekilde birbirimize karşı bir
saygısızlığımız olmamıştır.
* Demir Demirkan giderken yollarınızın ayrı olduğuna dair bir şeyler söylemişti yanlış hatırlamıyorsam?
O bizle birlikte müzik yapmaya başladığında da bunu söylüyordu. Demir, hep bireysel konumlandırdı kendini. Sadece gitar çalıp şarkı söylemek de değildi meselesi. Daha özgür olmak istiyordu. Yeri geldiğinde bir grup kurup konser vermek, yeri geldiğinde Sertab’la birlikte türküleri yorumladıkları bir albüm yapabilmek, film müzikleri yapmak... Yaptı da...
* Ogün Sanlısoy’un ayrılışı nasıl oldu gruptan?
Ogün’le grubun geleceğine dair bazı görüş ayrılıklarımız oldu. Daha fazla Türkçe şarkının olduğu, yaşadığımız ülkede daha popüler olacak bir şeyler yapmak istiyordu. Aslında işi nasıl sunacağımızla ilgili ters düştük. Ogün’ün yerine kendini koyarsan sen de radikal bir metal grubuyla belirsiz bir yolda yürümek yerine en azından kendi kararlarını verip, kendi istediklerini yapabileceğin bir solo kariyeri tercih etmek isteyebilirsin...
“Müziğin milliyeti olmaz”
* Bu anlamda daha idealist tarafta mı görüyorsunuz kendinizi?
Yıllardır yaptığımız şeyi yapmaya devam ediyoruz biz. 18 yaşımızdaki “Hadi provaya gidelim, çalalım” heyecanını koruyoruz. İdealist bir taraftan söz etmek mümkün, evet. Biz “Heavy metal yapacağız” dedik ve yaptık. Yaşadığımız değişimi de olumlu görüyoruz.
* Sizce Türk rock’ı patladı mı gerçekten?
Her şeyden önce biz kendimizi rock değil, heavy metal grubu olarak tanımlıyoruz. Duman, Mor ve Ötesi, Şebnem Ferah, Teoman, Duman, Athena gibi isimler; tanınmadan önce 10-15 sene müzik geçmişleri olan, yaptıkları işi sahnede öğrenen isimler. Kararlılık gösterdiler ve belirli bir noktaya geldiler. Bu durum yapım şirketlerinin iştahını kabarttı. Ama ne yazık ki bu isimlerin uyarlaması diyebileceğimiz isimlere albüm yaptılar çoğunlukla. Sorun burada. Galiba müziğin de milliyeti olmaz, önemli olan ruhtur.
Türkiye’de endüstri sorunu var
* Pentagram yurt dışında istediğini alamadı, bu noktada kendinizi suçluyor musunuz? Tembel misiniz mesela?
Biz ilk dönem albümlerimizi tamamen senin söylediğin gibi kendi girişimlerimizle, uluslararası yapım şirketleriyle görüşerek bir noktaya getirmeye çalıştık. “Pentagram niye yapamadı?” dersen haksızlık olur. Hem endüstriyel anlamda hem de kişisel engellerimiz vardı uzunca bir dönem.
* Neydi o engeller?
Örneğin; bundan yıllar önce Alman bir şirketle dünya çapında anlaşma aşamasındaydık. Adamlar Türkiye’deki sistemi görünce dediler ki; “Sizde uygulanan sistem; bizim hiçbir şekilde entegre olabileceğimiz ve güvenebileceğimiz bir sistem değil. Tamamen Türkiye’nin kendi iç dinamikleriyle gelişi güzel oluşmuş bir sistem!” Şimdi Sony Müzik’le birlikte o kapıları yeniden zorlamaya başlıyoruz. Ayrıca tembel olduğumuzu da kabul ediyoruz ve tembelliğin de bir erdem olduğuna inanıyoruz. Öte yandan elinden geleni yapsan bile bazı şeylerin olacağı zamanı beklemek gerekiyor.
Blue Jean Dergisi Yayın Yönetmeni Çağlan Tekil’in kaleminden...
EFSANE MODA KONSERiTürk metal konserleri ‘80’lerde çoğunlukla çay bahçelerinde, düğün salonlarında ya da Gülhane Parkı’nda verilirdi. 4 Kasım 1988’de, henüz hiçbir albüm yayınlamamış Pentagram, Metalium ve Metafor gruplarının katılımıyla Moda Sineması’nda gerçekleşen konser o güne kadar yapılmış en kalabalık yerli metal konseri olmuştur. Pentagram, konserin yıldızıydı. O konserden bir süre sonra askerliğini yaparken şehit düşecek gitarist Ümit Yılbar’ın da az sayıdaki Pentagram konserinden biri... Pentagram çalarken seyirci öylesine kendinden geçti ki, yüzlerce koltuk kırıldı, sinema sahibinin konseri yarıda kesme çabaları sonuçsuz kaldı. Moda konseri, Türk metalinin kitleselleşmesinin ilk adımıdır. Aynı zamanda uluslararası bir grup çıkarabilme kapasitesinin de fark edildiği ilk konser...
PENTAGRAM OKULU
Ekip:
Hakan Utangaç (gitar, vokal)
Cenk Ünnü (davul, vokal)
Tarkan Gözübüyük (bas gitar, vokal)
Gökalp Ergen (vokal)
Metin Türkcan (gitar, vokal)
Eski elemanlar:
Ümit Yılbar (gitar)
Murat Net (gitar)
Ogün Sanlısoy (vokal)
Demir Demirkan (gitar)
Onur Pamukçu (gitar)
Bartu Toptaş (vokal)
Murat İlkan (vokal)