Cadde“BİZİ DİĞERLERİNDEN AYIRAN SEÇİMLERİMİZDİR”

“BİZİ DİĞERLERİNDEN AYIRAN SEÇİMLERİMİZDİR”

10.06.2011 - 21:53 | Son Güncellenme:

Sevinç Erbulak'la, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nun bahçesinde, 'İstanbul Efendisi' oyununun gösterimi öncesinde buluştuk. Üç yıldır oynanınca o kadar da yoğun provalara gerek kalmıyor haliyle. Bu yüzden de rahat rahat söyleşimizi gerçekleştirdik. Heyecanlı mıydı? Evet, ama tedirgin değildi. Sebebi ortada, o iyi bir tiyatrocu...

“BİZİ DİĞERLERİNDEN AYIRAN SEÇİMLERİMİZDİR”

* Oyun öncesi neler yapıyorsunuz? Üçüncü senesindeyiz. Dolayısıyla bir prova, bir dinlenme. Bugün herkes dinlendi. Şimdi oyun başlayana kadar sohbet muhabbet şeklinde geçecek. İlk zamanlarla hazırlamamız uzun sürüyordu, şimdi kısaldı. Artık 3-5 dakikada hazırlanacak kıvama geldik.

* İlk canlı performans sergilediğinizde neler hissettiniz?O duygum değişmedi. İlk 10 dakika heyecan oluyor. Başlarda tedirginlik vardı, unutmaktan çok korkardım. Artık korkmuyorum mesela.

* Unutmamak nasıl bir şey? Birbirinizi o an nasıl dengeliyorsunuz?
Yooo, unutuyorum. Sadece siz fark etmiyorsunuz. Zamanla oyunun tüm dengelerine sahip oluyorsunuz. Biri diğerine hatırlatıyor.

Haberin Devamı

“Aslolan devam edebilmek”
* Sevinç Erbulak, ismini diğer isimlerden ayırmak için neler yaptı bu zamana kadar?
Bu işe gönül veren, gerçek anlamda bu işi yapanlardan ayrı olduğumu düşünmüyorum. Seçtiklerimiz ve seçmediklerimiz bizi diğerlerinden ayırıyor. Seçerken yaşadığım zorluklarla ve o sırada verdiğim kararlar da beni ben yapıyor. Ünlü olma hikayesine inanan biri değilim. Aslolan devam edebilmek. Ben bunu seçtiklerime değil "Hayır" dediklerime de bağlıyorum. Biliyorsunuz herkes ünlü bu ülkede.

* İyi işler, iyi oyuncularla buluşuyor mu? Yoksa iyi işler oyuncu olmayan oyuncuyu iyi mi yapıyor?Hayır. Tabii ki her zaman iyi oyuncu ve iyi bir dizi bir araya gelmiyor. Pek çok iyi dizi ortalama oyuncuyu tanınır kılıyor. Dolayısıyla bu işin kuralı yok ama ben akademik oyunculuğa gönülden bağlı bir oyuncu ve akademisyen olarak diyorum ki; nasıl ki doktor olmak için tıp okumak bir gereklilikse; sahne için de aynısı geçerli.

* Keyifle oynadığınız, siz de yeri olan oyunlar var mı? O sırada oynadığım oyun en keyif aldığım oyundur. Bu gece oyunlarımın hepsini severim.

* Sahnede unutamadığınız bir olay oldu mu? Rahmetli yönetmenimiz Ali Taygun’la baba kızı oynuyorduk. İsmet Körmükçü de vardı oyunda. Ali Abi tekerlekli sandalyede oynuyordu, kumanda ettiği sandalyenin ileri komutunu verdiğinde alet durdurmayacağımız bir hızla ilerlemeye başladı ve Ali Abi gözlerimizin önünde dekoru devirdi. İsmet’le o kadar güldük ki oyunu terk etmek zorunda kaldık.

* Kızınız sizi izlemeyi seviyor mu?Eskiden sadece beni seyrederdi. Şimdi oyunu seyretmeye başladı. Şu an sadece kostüm ve makyajla ilgilendiğini düşünüyorum. Onun yaşlarındayken ben de öyleydim. Oyuncu olmasını çok isterim.

* Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?Anne olmak kendime daha fazla özen göstermenin gereklilik olduğunu anlattı, arabadaki hızım yavaşladı. Kendi güvenliğime daha fazla özen gösterir oldum.

Haberin Devamı

“İlk ayrılan biz değiliz”

* Boşanma sürecini Kavin’e nasıl anlattınız?Kavin ayrı anne babanın çocuğu. Ben de olayı olduğu gibi anlattım çünkü bu ilk defa bizim yaşadığımız bir şey değil. Süreci onun anlayabileceği bir şekilde, çocuksu tonlar katmadan, kesin gerçekliliğiyle pedogoglar eşliğinde anlattık. Önemli olan diğer ebeveyn hakkında kötü, yaralayıcı ve yanlış konuşmamalar yapmamak. Çocuğu gereksiz bilgilerle doldurmamak lazım.

* Her kadın anne olmalı mı?Her kadın anne olmamalı. Çocuk sahibi olmamayı seçen insanlara da aynı saygıyı duyuyorum çünkü bence bu cesur bir karar. Kavin’den önce çocuklarını terk eden anneler için kötü cümleler kurmaya meyilliydim. Bugün bunu neden yapmak zorunda kaldıklarını düşünüyorum. Çocuk yetiştirmek ve ev kadını olmak en zor mesleklerden biri.

Tiyatroya gelin çünkü...
“Sizin geldiğinizde olanlar sadece o gece oluyor. O gece söylediklerimizi bir başkasına ne kadar detaylı anlatırsanız anlatın, gelecek arkadaşınız başka bir şey seyredecek. Bir cinayet oyunundan çıksanız bile dünyanın en romantik hikayesi olarak hatırlayacaksınız. Ufkunuz açılır.”

HAYATIM KAViNİstanbul
Kaçtığım bir şehir. Kendimi bir yerden bir yere yetişmeye çalışan bir varlık gibi hissettiriyor beni. Ben kasaba insanıyım galiba. Yaşayabilen insan için güzel sadece.
HayatBütün inişleri ve çıkışlarıyla kabulüm. Ne getireceğini bilmediğim ama getireceği her şeye son derece açık olduğum, içinde mutlulukları da mutsuzlukları da benim olan...
Tiyatro
Kızım gibi. Bugün kızıma duyduğum sevgiyi resmedemem. Mesleğim de bende böyle bir yerde duruyor.
KavinO her şeyim, ama asla gerçekleştiremediklerimin gerçekleştiricisi değil. Yapamadıklarımı ondan görmek için doğurduğum biri değil. Hayatım Kavin. Ne yaparsa yapsın hiçbir zaman kızmayacağım, sesimi yükseltmeyeceğim, elimi asla kaldırmayacağım bir canlı. Kavin’den önceki yaşantımın neyle dolduğunu hatırlamıyorum.