06.04.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Röportaj: Olcay Ünal Sert
Gülden Karaböcek’in geçen hafta sonu caz ve rock’çıların mekanı Ghetto’da verdiği konser yeni albümünün de habercisi oldu. Sanatçı ile CNN Türk binasında başladığımız röportaj, bize yeni bestelerini dinlettiği evinde devam etti. ‘Hüzün Kraliçesi’, Okan Bayülgen’in “Ya Gülden Hanım bir rock müzik patlatın, sesiniz çok müsait” sözleri üzerine bir anda kendini rock besteler yaparken bulduğunu anlattı. ‘Dilek Taşı’, ‘Sürünüyorum’, ‘Kırılsın Ellerim’, ‘Küstüm Sana Dünya’ gibi çok sayıda klasik esere besteci ve yorumcu olarak imza atan sanatçı çok yakında yeni albümü için stüdyoya girecek.
Müziğe nasıl başladınız?
Annemin teşvikiyle başladım. Ankara radyosunda dersler aldım. 14 yaşımda ilk plağımı Gülden Göktürk adıyla çıkardım. ‘Yazılanlar Gelir Başa-Garip Kaldım’ adlı ilk 45’lik plağımda Orhan Gencebay bağlamasıyla eşlik etti. Bana “Sen günün birinde çok ünlü bir şarkıcı olacaksın” dedi. Nitekim ‘Dilek Taşı’ hayatımın dönüm noktası oldu.
Rock ve cazcıların mekanında söylemek nasıl bir duygu?
Demek insanın 40’ından sonra, mekanı da okuduğu tarzı da değişiyormuş! Sevenlerimle buluştuktan sonra mekan fark etmiyor.
Klasik bir tarzınız var sizin. Başka sürprizler olabilir mi?
Başka sürpriz ne olur bilmiyorum. Rock tarzını bana empoze eden de Okan Bayülgen’dir. 2006’da onun bir programına katılmıştım. Program bittikten sonra kuliste sohbet edip çay içiyorduk. “Ya Gülden hanım bir rock müzik patlatın, sesiniz çok müsait” dedi. Oradan da bir cesaret geldi bana. Bakalım hayırlısı.
Ne zaman stüdyoya giriyorsunuz?
Çok az bir zaman kaldı.
Şarkılarınızda isyan var. ‘Sürünüyorum’da “Baştan yarat beni dertten eleyip, acı şu halime sürünüyorum”, ‘Kırılsın Ellerim’de “Ne zaman bitecek Tanrım bu azap, yarını olmayan günlere kaldık” diyorsunuz. Bülent Ersoy’un ‘Beddua’sı var. O yıllarda bu isyan niye?
Bir dönemi yansıtıyor. 12 Eylül 80 ihtilali sonrası, sancılı bir döneme rastladı. Yokluklar, yağ, benzin kuyrukları... Acılı şarkılarda teselliyi buldu insanlar. Şu anda da bir yenisini yaşıyoruz. Ben besteciyim esasında bu şarkıları yazana sormak lazım.
Çekilmedim, zamanlamayı bekledim
Zirvede olduğunuz bir anda neden geri çekildiniz?
Bazen geri planda olmak kendinizi yenilemenizi sağlar. Müzik piyasasının çıkmazda oluşu, korsan sorunları, yasal yapımların satmıyor oluşu, zararına yapımların yapılmaması gereken bir dönem geçiriyoruz. Kriz gittikçe büyüyor. O kadar istek var ki yeni bir albüm yapmam için; sevenlerime seve seve ödemem gereken bir borç haline geldi. Geri çekilmedim, zamanlamayı bekledim!
Bergen ‘Acıların Kadını’ olarak anıldı, siz de ‘Hüzün Kraliçesi’ olarak anılıyorsunuz.
Bazı şeyleri isteseniz de silemiyorsunuz. Sevenler öyle uygun görüyorsa, o kalıyor. Etiket oluyor. Hüzünlü şarkılar, ayrılık temaları böyle bir unvanı beraberinde getirdi.
Bu güne kadar hangi tarzda şarkılar okudunuz?
Halk müziği, Türk pop-folk, TSM, pop ve aranjmanlar var. Arabesk ve fantezi müzik. TSM müziği albümüm Almanya’da çıkmıştı. Ayrıca Türkiye’nin ilk yerli CD’si ‘Bir Mucize Allahım’ benimdir. CD olarak yaptığımızda, “Bunun Türkiye’de çaları yok, niye yaptınız” demişlerdi.
Bir şarkınızda ‘Küstüm Sana Dünya Barışmam Artık” diyorsunuz, her şeye küstünüz mü?
Yok, yok. Dünyaya küsmek demek her şeyle bağlantınızı koparmanız demek. Öyle bir şey olmadı. İnsan sevenlerine, hayranlarına küsebilir mi? Öyle bir şey söz konusu değil. O benim bestelediğim sadece bir şarkı. Küsüp çekip gitmedim.
Bir tane de ilahi olacak diyorsunuz. Baştan sona sürpriz bir ilahi albümü de gelebilir mi?
İlham geldi bir tane yaptım. Ama söz yazdırıp okumayı düşünmedim. Sırf enstürümantal bir albüm yapmayı da düşünüyorum.
ACININ ADI AŞK OLSA GEREK
“Aşk acı veren bir şey” dediniz...
Aşk acı verir. Çünkü hiçbir aşk uzun sürmez. Etrafımda da gördüğüm kadarıyla aşk uzun sürmüyor! Acının adı aşk olsa gerek. Ben öyle yorumluyorum. Gerçek aşk var mı? O da belli değil! Çünkü birbirini deliler gibi seven iki insan, deliler gibi kavga eden, birbirinden nefret eden insanlar haline gelebiliyor. Aşk bu mudur? Aşk konusu kolay anlatılabilecek bir şey değil. Aşk üç harften oluşuyor. Çok kısa bir adı var ama anlatması uzun süren, nice gönülleri fethetmiş, taht kurmuş, Kıyamete kadar da nesilden nesile devam edecek kuvvetli bir duygudur.
Aşk acısı çektiniz mi?
Aşk acısı... Her şey tamam güzel başlıyor da, sonraki sıkıntılar, huzursuzluklar, eskisi gibi olmayışı belki de duyguların. Yani hep karşı taraftan. Ben karşı taraftan diyorum, belki o da bizden için ‘karşı taraf’ diye düşünüyor! Bir huzursuzluk başlıyor; tadı, sihiri bozuluyor. Acaba beraber bir araya gelince mi bitiyor her şey. Her şey özlem duyarken mi güzel? Kavuşamazken mi güzel de bunun adı aşk oluyor. Kavuştuktan sonra mı sihir bozuluyor?
Yaşanırken iyi de bitince kötü oluyor.
Bir de özlem duyarken güzel belki de. Aşk kuvvetli bir bağlılık duygusudur. Görmeyi, bir arada olmayı istemek, gezmek tozmak, birlikte olmak paylaşmak her şeyi. O duygusallık bir araya geldikten sonra bitiyor gibime geliyor. Daha doğrusu erkek için bitiyor.
Sırf bu heyecan kalsın diye ayrı evlerde yaşayıp, belli zamanlarda buluşan çiftler, hatta bunu önerenler de var.
Bu da bir alternatif. Aşkı ayakta tutmak için değer.
Yalnız mısınız peki hep?
Evet.
Peki bu durum rahatsız ediyor mu sizi?
Hayır etmiyor. Çünkü hiç boş vaktim olmuyor. Sürekli müzikle uğraştığım için.Yalnız derken tabii arkadaşlarım, çocuklarım gelip gidiyor. Ama genelde yalnızım, yalnız yaşıyorum, alıştım da yalnızlığa.
Neşe Karaböcek de çok önemli bir sanatçı. Ablanızla barışmayı düşünüyor musunuz?
Biz onunla annemin cenazesinde zaten barışmıştık. Benim küslüğüm yok.
Günümüzde ki aşkları nasıl buluyorsunuz?
Düzeyli ilişki yaşıyoruz diyorlar 10 gün sonra da ayrılıyorlar, bunun adı aşk değil, aşk olduğunu zannediyorlar. Belki Leyla ile Mecnun gibi aşklar da vardır da biz rastlamıyoruz. Genellemeye bakarsak böyle aşklar yok.
Yaşadığınız bazı sıkıntılara kader bu mu diyorsunuz. Yoksa kabullenememe duygusu da var mı?
Kabullenemiyorum.