Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdiği ABD ziyaretinin ardından Türkiye’ye dönerken uçakta beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ana gündem maddeleri FETÖ lideri Fetullah Gülen’in iadesi ile Fırat Kalkanı ve Rakka operasyonları ile kuzey Suriye konularıydı. Erdoğan, Gülen’i iade etmekte direnen ABD’yi Rıza Sarraf konusu üzerinden sert bir dille eleştirdi. Uçakta harita üzerinden Fırat Kalkanı’na dönük açıklamalar yapan Erdoğan, Rakka operasyonu konusundaki askeri şartları ABD’yle paylaştıklarını açıkladı. Erdoğan’ın değerlendirmeleri şöyle:
- ABD VE TÜRKİYE EL ELE VERSE İŞ BİTER: Fırat Kalkanı operasyonu, sınırlarımız terörden arındırılana kadar devam edecek. DEAŞ’la mücadele koalisyonunda 65 ülke var. 65 ülkenin yer aldığı koalisyonla netice alamamak ancak netice almak istememe mantığıyla mümkün olabilir. Gerçekten netice almak isteniyorsa ABD ve Türkiye el ele verse bu iş biter. Suriye’deki DEAŞ’lı sayısı 10 bin. Bir o kadar da Irak’ta olduğunu kabul edelim. Tüm bunlarla ABD ve Türkiye başa çıkamıyorsa, yazıklar olsun. İmkânlarımızı ortaya koyarsak bu işi bitiririz.
- BENİM TANKIMI DEĞİL PYD’Yİ VURSUN: Bu işin bitmesi için koalisyon ülkelerinin silahlarının benim tankıma değil, DEAŞ’a, PYD, YPG’ye yönelmesi lazım. Ama bakıyorsunuz teröristlerin elindeki Almanların Milan silahı benim tankımı vuruyor. Yapılan dezenformasyonun aksine dünyada DEAŞ karşısında en etkin mücadeleyi veren ülke Türkiye.
- RAKKA İÇİN TEMAS: Rakka operasyonuyla ilgili olarak askeri yetkililerimiz ABD’yle temasta. Şartlarımız paylaşıldı. Atılacak müşterek adım bizim için önem arz ediyor. Rakka, DEAŞ’ın en önemli merkezi.
- İSTİŞARE YAPMADAN AÇIKLAMA OLMAZ: (YPG Rakka’ya ABD ile giderse, hava desteği verir miyiz?) Cumhurbaşkanı olarak, ilgili kurumlarımızla istişare yapmadan bu tür konularda bir açıklama yapmam doğru olmaz. TSK, MİT’in yaklaşımı, Dışişleri’nin, hükümetin yaklaşımı ne olacaktır? Dar kapsamlı bir görüşme yapar, değerlendirmeleri yapar, cevabı belirleriz.
- MUSUL İÇİN HAZIRLIKLI OLMAK DURUMUNDAYIZ: Bir hassas konu da Musul. ABD, Musul konusunda bizimle aynı yaklaşımı paylaşır paylaşmaz bilemiyorum ama gördüğüm kadarıyla olumlu bir yaklaşım içindeler. 19 Ekim’de Irak yönetimi ile Musul’da DEAŞ’a karşı bir operasyon başlatabilecekleri söyleniyor. Ama biz hazırlıklı olmak durumundayız. Musul’daki Araplarla eğit-donat kapsamında Başika’da eğitim söz konusuydu. Peşmergelerin de eğitimi söz konusuydu. Peşmergeler ile Arapların dayanışması çok büyük önem arz ediyor.
- BİRLİKTE MÜCADELE VEREBİLİRİZ: (ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suriyeli Kürtler’e silah verdiklerini ve desteği sürdüreceklerini açıkladı.) Bizim itiraz ettiğimiz husus, terör örgütü olan PYD/YPG’ye silah verilmesidir. Ama o kadar çarpık bir yapı var ki. Biden’a iki gün önce Kobani’ye iki uçak dolusu silah indirdiklerini söyledim. ‘Haberim yok’ dedi. ‘Ama benim haberim var’ dedim. Bu nasıl bir iştir? Başkan Yardımcısı ‘haberim yok’ diyor, ertesi gün Carter çıkıp ‘silah verdik, vermeye de devam edeceğiz’ diyor. Yetkililerimiz Rakka konusunu görüşüyorlar. ABD’lilerin tavrını net olarak görmediğimiz için şu an bir şey diyemeyiz. ABD Rakka işini YPG ile gerçekleştirmek isterse, Türkiye olarak operasyonda yer almayız. Ama YPG’yi işe sokmazlarsa ABD ile birlikte mücadele verebiliriz elbet.
‘4 bin 500 kilometrekarelik güvenli bölge’
- TEMİZLENMESİ LAZIM: (Fırat Kalkanı harekâtı ne durumda?) Cerablus’a eğit-donat içinde eğittiğimiz 1500 kadar ılımlı muhalifle girdik. DEAŞ güneye doğru kaçmaya başladı. Şurada Münbiç var. Nüfusunun yüzde 95’i Arap. Yani PYD-YPG’lilerin yaşadığı bir yer değil. Ama ABD buradaki operasyonları çok önemsediği PYD-YPG ile yapmak istiyor. Terör koridoru diyebileceğimiz şeritte DEAŞ’ın boşalttığı bazı yerlere YPG’nin yerleştiğine tanık olduk. Cerablus’a ise Cerablus sakinleri yerleşti. Şimdi Münbiç’te de geri dönüş başlıyor inşallah. Aynı şekilde El Rai boşaldı. Ilımlı muhalifler obüslerin desteğinde Bab’a ilerliyorlar. Bab da DEAŞ’tan kurtarılacak, sahiplerine teslim edilecek. Azez’den Fırat’a 90-95 km’lik, El Rai’den güneye Bab’ın aşağısına kadar da 40-45 km’lik bir mesafe var. Burada yaklaşık 4 bin 500 kilometrekarelik bir güvenli bölge yapalım diyoruz. Gri yerler DEAŞ’ın kontrolünde. Temizlenmesi lazım. Halledeceğiz inşallah. Burası güvenli bölge ilan edilir bize de parasal destek verilirse, konut yapımına girebiliriz. Hem çıkmaya çalışan hem bizdeki Suriyelilerin yerleşebilecekleri yerel mimariye uygun konutlar yapabiliriz.
- SUUDİLERLE ORTAK KONUT: Sınıra yakın bölgelerde Türkiye topraklarında da 10 bin konut yapma hedefimiz var. Suudi Arabistanla müşterek. Hedefimiz, mültecileri çadır kentlerde yaşamaktan kurtarmak. Adım atılmış durumda. (PYD, Münbiç’ten çıktı mı?) Cüzi olarak varlar. orası güvence altına alındığında o da gerçekleşir.
- ÖNEMLİ OLAN KOALİSYONUN DESTEĞİ: (Güvenli bölge için liderler ne diyor?) ABD başından beri bize evet diyor. Putin de görüştüğümde hayır demiyor. Önemli olan koalisyon güçlerinin yani 65 ülkenin vereceği destektir. Arkadaşlar yoğun çalışacak, mali destek gelirse, konut yapımını süratle gerçekleştirebiliriz.
- BAŞKA SEÇENEK YOK: (Kerry de uçuşa yasak bölgeden bahsetti) Gelecekleri yer burasıdır. Başka seçenek yok. Bunlar bizim üç dört yıldır söylediğimiz konular. Ben baştan beri üç şey söylüyorum: Eğit-donat, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge. Ama genelde biz söyledik biz dinledik. Güvenli bölge için uçuşa yasak bölgeye ihtiyaç var. Kara gücü için de eğit-donatla yetiştirilmiş bölge sakini ılımlı muhaliflere. Bunlar yapıldı. Eğit donat’a biz devam ediyoruz. Niye? Her an, biz buraya geliyoruz dedikleri anda o insanların güvenliği önemli. Orada milli ordunun hazırlanmasını sağlamamız lazım. Milli ordu bölgenin güvencesini eline almalı. Ilımlı muhaliflerden oluşacak. Şu anda sayıları 65 bin. Bunlar güçlendikçe halk da onların yanında yer alacak. (Geçiş süreciyle ilgili olarak Rusya ile ABD arasında yakınlaşma var mı?) Dün üçlü görüşme oldu dışişleri bakanları arasında. Olumlu netice çıkmadı. Bugün de olacaktı. Biz de netice alınması için gayret göstereceğiz.
- ARKADAŞLARIMIZ KUZEY IRAK’A GİDECEK: (HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın Kuzey Irak’ı ziyaretini, Barzani görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bunun değerlendirmesini şimdi yapmayalım. Yakın zamanda bizim arkadaşlarımız da Kuzey Irak’a heyet gönderecekler, Barzani’yle görüşmeleri olacak. Bizim ve onların çalışmalarını yerinde değerlendirecekler.
Sonra gerekli değerlendirmemizi yaparız. Ama Kuzey Irak’a giden o kesimler özellikle son dönemde Türkiye’de de dünyada da puan kaybettiler. Kendilerince dışlanmışlıklarını azaltma gayretleri var. Ama artık o mümkün değil. Kamuoyu araştırmaları da ne durumda olduklarını ortaya koyuyor. Kürt kökenli vatandaşlarım bunlara karşı tavrını netleştirdiği sürece bölücü terör örgütü Türkiye’de aradığını bulamayacak.
‘11 Eylül kararını kabul etmiyoruz’
Erdoğan. “Enteresan durumlardan biri de ABD Temsilciler Meclisi’nin 11 Eylül saldırısıyla ilgili olarak aldığı, Suudi Arabistan’ın suçlu olduğu, dolayısıyla tazminat istenebileceğini iddia eden karar. Suudi Arabistan ciddi anlamda rahatsız. Obama’nın kararı onamayabileceği de konuşuluyor. Onar veya onamaz ama biz böyle bir kararı asla kabul etmiyoruz. Bunu ABD Başkan Yardımcısı Biden’a ifade ettiğimiz gibi, Dışişleri Bakanlığı’mız da açıklamasını yaptı. Hukukta şuçların şahsiliği esastır. Birkaç Suudlu suçu işledi diye Suudi Arabistan’ı devlet olarak sorumlu tutamazsınız. FETÖ’nün elebaşı ABD’de. Yaptığı terör de ortada. ABD’yi cezalandırmamız mı lazım? Meclis’ten karar alarak ABD’den tazminat isteyebilir miyiz? Bu bizim hukuk anlayışımızla bağdaşmaz. Suudi Arabistan’a karşı ciddi bir yanlış yapılıyor. ABD tavrını sürdürürse, Cumhurbaşkanı olarak buna ilk karşı çıkacak kişi ben olurum. Bu tür konularda dayanışma içinde olmalıyız. Aksi takdirde egemen güçler istedikleri zaman kafalarına göre ceza kesebilirler. ‘Suyu bulandırdın’ mantığıyla ceza kesilemez” diye konuştu.
‘Başka bir iş çevirme peşindeler’
- KARARLILIKLA DEVAM ETTİRİYORUZ: FETÖ’yle ilgili bütün belge ve bilgilerimizi ABD ile paylaştık, paylaşmaya devam ediyoruz. Bunlar kaçacak delik bulamamalı. Hükümet başkanlarını kararlılıkla bilgilendirmeye devam ettiriyoruz.
- BIDEN’A SARRAF’I SORDUM: (Biden ile yaptığınız görüşmenin ardından Gülen’in iadesi konusunda somut bir gelişme oldu mu?) ABD’liler konunun yargı sistemiyle alakalı olduğunu belirtiyorlar. Verdikleri mesaj da şu; ‘Gönderdiğiniz belgeler mahkemelerimizde değerlendirecek, olumlu karar çıkarsa gereğini yaparız, endişeniz olmasın.’ Biden ile görüşmemizde yargı konusu açıldığında Rıza Sarraf konusunu da gündeme getirdim. ‘Bu kişi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eşi ve çocuğu ile birlikte ABD’ye giriş yaptığı anda tutuklandı, eşi ve çocuğu da Türkiye’ye gönderildi. Bu tutuklama hangi kurala göre yapıldı?’ diye sordum.
- HUKUKUNU ARAMAK ZORUNDAYIZ: Neticede vatandaşımız olduğu için hukukunu aramak zorundayız. Rıza Sarraf değil de bir başka vatandaş da olabilirdi. ABD, bir vatandaşının, diyelim ki George’un Türkiye’de tutuklanmasına nasıl duyarsız kalamıyorsa, biz de bir başka ülkede vatandaşımızın tutuklanmasına kalamayız.
- SUÇU BULUNMUYOR: Kaldı ki gerek Adalet gerek Ekonomi bakanlığımızın çalışmalarına göre bu kişinin bir suçu da bulunmuyor. İran da aynı şeyi söylüyor. Buna rağmen bu kişi 6 aydır ABD’de tutuklu. ABD Adalet Bakanlığı’nın davayı havale ettiği mahkeme de ilginç.
- SAVCI VE HAKİMİ FETÖ AĞIRLADI: Savcı Bharara da Hakim Richard Berman da Türkiye’de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler. Yani Adalet Bakanlığı, Sarraf’ı tutup FETÖ’nün yedirip içirdiği isimlere teslim ediyor. Biden’e anlattım. ‘Ben bu kadarını bilmiyordum’ dedi. Hukukla değil, ilişkiler ağıyla başka işler çevirme peşindeler.
- NE EŞİM KURUCU NE BEN: Enteresandır, mesela tutup iddianameye eşimin TOGEM’in kurucusu olduğu, benim o dernekle ilişkim olduğu falan yazılıyor. Ama o derneğin kurucuları arasında ne eşim var ne de ben. Buna rağmen söz konusu edilmesi adamların art niyetlerinin ne istikamette olduğunu gösteriyor. Halbuki Dışişleri Müsteşarımın da gayet güzel ifade ettiği üzere, ABD hukuk sisteminde ‘egemen bağışıklık’ diye bir madde var. Devlet başkanlarının herhangi bir mahkemeye konu yapılabilmesi mümkün değil. Buna rağmen iddianamede adımızın geçirilmeye çalışılması, işin içinde art niyet olduğunu ortaya koyuyor.
- 17/25’LE ALAKALI 85 KOLİ: (Gülen’in iadesi konusunda ABD sizce niye direniyor?) Bunun değerlen- dirmesini siz yapacaksınız. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Meseleyi Obama’ya, Biden’a anlattık. ABD makamlarına 17-25 Aralıkla alakalı 85 koli belge gönderdik, 15 Temmuz ve sonrası ile ilgili yargıda birikenler de gönderiliyor. Adalet bakanlıklarımız görüşmeye devam ediyor.
- ANA MUHALEFETTE GÖRMEMEK ÜZÜCÜ: (FETÖ ile mücadele konusunda, içeride ne durumdayız, tehlike geçti mi?) FETÖ konusunda kanser hücresi benzetmesini yaptım. Kanserli hücreler ortadan kaldırılmadan bittiğini söylersek kendimizi aldatırız. FETÖ ile iltisaklı memurları görevden alma işlemi bu mücadele çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Bu mücadelede ana muhalefet liderinde MHP’deki hassasiyeti görememek üzücü. MHP, beklenen netice alınana kadar hükümeti destekleyeceğini söylüyor. OHAL’in amacı da mücadelenin en etkin biçimde verilmesi.
‘Erkene çektiler, duvara çarptılar’
- CİDDİ MESAFE ALINDI: ‘At izi it izine karışmış’ dedim. Bunların izleri doğru biçimde temizlenene kadar bu süreç devam edecek. Ciddi mesafe alındı. 17-25 Aralık’ta yargı ve polisteki elemanlarıyla darbeye kalkışmışlardı, ağır darbe yediler. Sonra
ne yaptılar? TSK içindeki süreci hızlandırarak bunu erkene çektiler. Ağustos Şurası’nda bir şeyler olacağını muhtemelen tahmin ettiler. Bu işi erkene çektiler. Yanlış hesap yaptıkları için yine duvara çarptılar.
‘Gittiği ülkeye markaj yaparız’
- SÜREÇ ALEYHLERİNDE İŞLİYOR: (Gülen’in başka bir ülkeye gidişi için zemin hazırlandığı iddiaları var) Bu tür iddialar, dedikodular var. Aleyhimizde olan şeyler değil. Gitseler de bunlar kaybederler. Bu kez o ülkeye markaj yaparız. Hepsinden önemlisi halkımın bunları tanımış olmasıdır. Süreç artık lehlerinde değil aleyhlerinde işliyor.
- İNSAN, ATLAYIP GELMELERİNİ İSTİYOR: (BM’deki konuşmanızda ‘milletim olmasa burada olmazdım’ dediniz. İkili görüşmelerde liderlerin itirafları oluyor mu?) Genel itibarıyla itiraflar olumlu, olumsuz itiraf yok. Önemli olan söylenenlerin fiiliyata da yansıtılmasıdır. İnsan tabii ki dar günlerde insanların atlayıp gelmesini istiyor. Paris’te terör eylemi karşısında dayanışma için oraya yürüyüşe gidenler, keşke aynı dayanışmayı 15 Temmuz karşısında da sergileselerdi. Burada basit bir terör hadisesi yok. Bir terör örgütünün, demokrasiye inanmış Türkiye’yi darbeyle yıkma teşebbüsü var.
- ÖNEMLİ OLAN DEMOKRASİNİN YANINDA YER ALMAK: (Kamuoyundaki anti-Amerikan duygular, Latin Amerika ülkelerinde de var. Hatta oralarda ‘ABD darbe olmuyor çünkü ABD elçiliği yok’ deniliyor. Bağlantısızlar Hareketi Zirvesi’nde, Türkiye konusundaki hava nasıldı?) Önemli olan darbeye karşı net şekilde demokrasinin yanında yer almaktır. Oradaki ülkelerin bize bakışı olumlu. İlginçtir, Mısır’daki darbeyi Milli Savunma Bakanı yapıyor. Mursi’nin göreve getirdiği, haremine sokmuş olduğu kişi ona darbe yapıyor. Bu zat, Mursi’nin arkasında namaz da kılarmış. Tezgah çok çirkin. O darbeci, ABD’de hem Trump hem de Clinton ile görüşmüş. Kim demokrat, kim kime sahip çıkıyor görüyoruz. Ortadoğu adeta kan gölü. Bu ortamda küresel barıştan nasıl söz edilebiliyor anlamak gerçekten zor.
- O KURULUŞLARA GÜVENMİYORUZ: (Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili tavrınız devam ediyor mu?) CEO’larla temaslarımız gayet verimliydi. Türkiye’de yatırım koşullarının kaybından söz eden hiç kimse yok. Bunu diyen tek bir yatırımcıya rastlamadım. Kredi derecelendirme kuruluşlarını pek ciddiye almadığım doğru. Bunların çoğu kez sipariş üzerine derece verdiklerini, dolayısıyla güvenilir olmadıklarını düşünüyorum. Bize kendilerince kusur bulurken, batmak üzere olan bir ülkenin durumunu dört derece birden yükselttiklerini gördük. Bunları yaşadığımız için değerlendirmelerine de güvenmiyoruz.
- İSRAİL İLE ENERJİ ZİRVESİ: İsrail ile normalleşme süreci enerji bakanları ekim ayında İstanbul’da Dünya Enerji Kongresi’nde bir araya gelecekler. Bu görüşme daha önce iki kez ertelenmişti. Ekim ayında gerçekleşeceği kanaatindeyim. Atılacak adım da belirlenmiş olacak.