Gündem‘Erkekler New York, kadınlarsa bir köy’

‘Erkekler New York, kadınlarsa bir köy’

22.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cannes’da ‘Mustang’ filmi gösterilen Deniz Gamze Ergüven, erkekliğin New York gibi, kadınlığın ise dağ tepesinde kameranın hiç gelmediği küçük bir köy gibi olduğunu söyledi

‘Erkekler New York,  kadınlarsa bir köy’

68. Cannes Film Festivali’nin paralel bölümü Yönetmenlerin 15 Günü’nün en dikkat çeken filmlerden biri Deniz Gamze Ergüven’in yönettiği Fransa yapımı ‘Mustang’. Hem gazetecilerin hem sinema profesyonellerinin övgüyle bahsettikleri film, Ergüven’in ilk uzun metrajlı yapımı. Film, Anadolu’da bir kasabada geçiyor ve beş kız kardeşin aile baskısı ve erken evlendirilmeyle baş etmeye çalışmasını konu alıyor. Ergüven ile Cannes’da bir araya geldik ve ‘Mustang’i konuştuk.

Haberin Devamı

Ankara doğumlusunuz. Fransa’da mı yaşıyorsunuz?

Aile hayatımız Fransa ve Türkiye arasında geçti. Biraz Güney Afrika biraz ABD’de kaldım.

‘Mustang’, Türkiye’de kadın olmakla ilgili bir film. Bu konuyu seçme nedeniniz nedir?

Filmin ilk baştaki sahnesi, kızlar erkeklerin omuzuna çıktığı zaman verilen tepki bizim ailede olup biten bir şey. Erken yaştan itibaren kızlar cinsellik filtresi altında görünüyor.
Okul müdürleri “Kızlar ve erkekler aynı merdivenden çıkmayacak” dediklerinde söyledikleri de bu. Bir kadının her hareketine böyle bakmak, işte bu beni şaşırtıyordu.
Türkiye’de kadın olmanın bir parçası bu.

Mustang hayat dolu

Bu durumun ne kadarı Türkiye’ye özel, ne kadarı genel sizce?

Kadınların hayatında, yalnız başımıza yaşadığımız şeyler var. Yıllardır “Kadın sineması nedir?” sorusu geliyor. Mustang’le beraber şunu düşünmeye başladım: Filmler nedeniyle New York’a gittiğimizde orada büyümüş gibi hissediyoruz. Erkeklik herhalde New York gibi, kadınlık ise dağ tepesinde küçük bir köy, kamera bile gelmemiş, film çekilmemiş.

Haberin Devamı

Filmin adı niye Mustang?

Bir şekilde akla hemen bir ruh getiriyor. Tutulamayan bir hürriyet, hayat dolu enerjisi olan bir şey. John Huston’ın ‘The Misfits’i ve iplerle yere bastırılmaya çalışan atlar aklıma geldi. O sahneye yakın bir durum var, filmde at olmamasına rağmen.

Kızgınlık bulaşıcı

Cannes’da Yönetmenlerin 15 Günü’ne seçilince ne hissettiniz?

Onur her şeyden önce. Son günlerde Türkiye’ye çok uzak yerlerden, Avustralya’dan, Güney Kore’den, Meksika’dan gazetecilerle konuştum. Türkiye’den çok uzak insanlara hitap edebilmesi beni şaşırtıyor. Deniyordu ki filmi çok değişik insanlar görecek, şimdi ne demek istediklerini anlıyorum. Kadın meselesiyle ilgili Türkiye’de bizim tepkilerimiz bir kızgınlıktan diğerine geçiyor.

Filmle ilgili çok olumlu eleştiriler çıktı, okudunuz mu?

Bir kısmını henüz okuyamadım. Çok hızlı gidiyor. Renklendirmeden 10 gün önce çıktık. Çekimde hamileydim, ses montajı sırasında doğurdum. Bebeğimle yanak yanağa son işleri bitirdik. Durup bakamadım. Bir gösterim çok duygu doluydu buradaki. Kızlar ilk defa filmi görüyordu. Salonda herkes ağlıyordu, duygusal bir an yaşandı. Aralarda alkışlar oldu. Cannes’da izleyiciler sevdiğinde de sevmediğinde de tepki veriyor.

Haberin Devamı

‘Noe’ olay oldu
“Dönüş Yok / Irreversible”ın yönetmeni Gaspar Noe’nin 3D çektiği yeni filmi ‘Love’ın gece yarısı gösterimi olaylı geçti. Grafik seks sahneleriyle yapım sürecinden beri kendisinden söz ettiren filmin, önceki gece yapılan gösteriminde izdiham yaşanması ve biletleri olmasına rağmen içeri giremeyen izleyiciler düşünüldüğünde ‘Love’ın bu yılın en gerilimli gösterimlerinden biri olduğu söylenebilir. Ancak filme ilk tepkiler olumlu değil.